Mimarlık: Aklın Mekan Maceraları

Stok Kodu:
9786257035217
Boyut:
16.5x24
Sayfa Sayısı:
288
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%25 indirimli
650,00TL
487,50TL
9786257035217
800605
Mimarlık: Aklın Mekan Maceraları
Mimarlık: Aklın Mekan Maceraları
487.50

Mimarlık nedir? Planlar ve çizimler mi? Yoksa mutlu bir yaşamı mimarların zihinlerinde nasıl canlandırdıkları mı? Kataloglardan, satış ofislerinden satın alınan evler mi? 
Mimarlığın boşluğu estetik ürünlerle doldurmak olmadığını biliyoruz. İnsan etkinliğinin ileri ürünlerinden biri olduğu halde bağrında yer aldığı toplumdan da kopuk değildir. Topluma ilişkin bilgiler taşır. İtalya’da Rönesans düşüncesinden itibaren mimarlığın “mekânsal bir akla” dayandığını, bu aklın gereklerini karşıladığını biliyoruz. Hayran kalıyoruz bu akla ama endişeye de kapılmıyor değiliz. 
Henri Raymond çalışmasının ilk bölümünde Ferdinand de Saussure, Bruno Zevi, Le Corbusier, Francastel, Immanuel Kant, Françoise Choay, Claude Lévi-Strauss,vb.’den geçerek Leonardo da Vinci’den Bourdieu’ye kadar mimarlığın, sanat tarihinin, etnolojinin ve felsefenin büyük isimlerini ağırlıyor ve farklı mimarlık anlayışları temelinde mekâna ilişkin ideolojilerini ortaya koyuyor. 
İkinci bölümdeyse mimarlığın asıl paradoksuna, yani ana işlevi gündelik yaşam olmasına rağmen bir yandan da gündelik yaşamın gereklerinden kaçıp kurtulmaya çabalamasına eğiliyor. Yaşamortam sakinlerinin görüşlerinin alınmadığına, yaratılan mekâna kendilerini bir şekilde uyarlamaları gerektiğine dikkat çekiyor. Bu bağlamda, mimarlar ve kent planlamacıları tarafından üretilen biçimlerin geçerliliğini tartışıyor. 
Üçüncü bölümde yaşamortam sakininin mimari bir eserde yaşarken hissettikleri, cepheyi nasıl algıladığı, içeriyi nasıl tanımladığı tanıklıklarla aktarılmaktadır. Böylece kişinin kendine ait bir mekânı nasıl oluşturduğu ve içine sindirdiği açığa çıkmaktadır.

Mimarlık nedir? Planlar ve çizimler mi? Yoksa mutlu bir yaşamı mimarların zihinlerinde nasıl canlandırdıkları mı? Kataloglardan, satış ofislerinden satın alınan evler mi? 
Mimarlığın boşluğu estetik ürünlerle doldurmak olmadığını biliyoruz. İnsan etkinliğinin ileri ürünlerinden biri olduğu halde bağrında yer aldığı toplumdan da kopuk değildir. Topluma ilişkin bilgiler taşır. İtalya’da Rönesans düşüncesinden itibaren mimarlığın “mekânsal bir akla” dayandığını, bu aklın gereklerini karşıladığını biliyoruz. Hayran kalıyoruz bu akla ama endişeye de kapılmıyor değiliz. 
Henri Raymond çalışmasının ilk bölümünde Ferdinand de Saussure, Bruno Zevi, Le Corbusier, Francastel, Immanuel Kant, Françoise Choay, Claude Lévi-Strauss,vb.’den geçerek Leonardo da Vinci’den Bourdieu’ye kadar mimarlığın, sanat tarihinin, etnolojinin ve felsefenin büyük isimlerini ağırlıyor ve farklı mimarlık anlayışları temelinde mekâna ilişkin ideolojilerini ortaya koyuyor. 
İkinci bölümdeyse mimarlığın asıl paradoksuna, yani ana işlevi gündelik yaşam olmasına rağmen bir yandan da gündelik yaşamın gereklerinden kaçıp kurtulmaya çabalamasına eğiliyor. Yaşamortam sakinlerinin görüşlerinin alınmadığına, yaratılan mekâna kendilerini bir şekilde uyarlamaları gerektiğine dikkat çekiyor. Bu bağlamda, mimarlar ve kent planlamacıları tarafından üretilen biçimlerin geçerliliğini tartışıyor. 
Üçüncü bölümde yaşamortam sakininin mimari bir eserde yaşarken hissettikleri, cepheyi nasıl algıladığı, içeriyi nasıl tanımladığı tanıklıklarla aktarılmaktadır. Böylece kişinin kendine ait bir mekânı nasıl oluşturduğu ve içine sindirdiği açığa çıkmaktadır.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 487,50    487,50   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat