Muzaffer KOÇ
1962 Erzincan doğumluyum. Köyden kente göçün çocuklarından biriyim. İstanbul'da başlayan öğrenim hayatım Kabataş Erkek Lisesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi ile devam etti. Mühendislik eğitimi aldım. Uzun yıllar yurtdışında süren çalışma hayatıma İstanbul'da devam ediyorum. Sosyal konulara duyarlılığım ve Kürt meselesinin bu ülkenin çözülmemiş tek sorunu olarak kuruluştan bugüne, içinde onca acıyı barındırarak taşınması beni çok etkilemiştir.
Kürtlerle Türkler etle tırnak gibi iç içe girmişken, yurdun her yerinde akrabalıklar, iş ortaklıkları, dostluklar kurmuşken, aksine bölünmek değil, bu ülkede “ötekileştirilmeden” birlikte yaşamak isterken, neden birileri hep ayırmaktan, bölmekten bahseder!..
Ülke barışının önündeki en temel sorundur.
Bu güzel ülkede birlikte ve barış içinde sadece ve sadece eşit vatandaşlık temelinde, eşit haklara sahip birer yurttaş olarak yaşamak mümkünken...
Ve doğarken kendilerinin belirleyemeyeceği etnik aidiyetleri üzerinden insanları ötekileştirmek nasıl bir anlayışın ürünü olabilir!..
İçine girdiğimiz bilişim çağında ülke sınırlarının bile öneminin kalmadığı bir dünyada yaşıyorken bu toplumsal körlük neden?
İşte bu soruların cevabını "millet" ve "ulus devlet" kavramları üzerinden, tarihsel gerçekliği içinde anlatmak ve toplumsal barışımıza kapı aralamak istedim. Umarım başarmışımdır...
Karar siz okurların...
Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev almış ve bir dönem blog yazarı olarak kalem oynamış biri olarak uzun bir araştırma sürecinin eseri olan ilk kitabım...
Evliyim, iki kızım var.
Muzaffer KOÇ
1962 Erzincan doğumluyum. Köyden kente göçün çocuklarından biriyim. İstanbul'da başlayan öğrenim hayatım Kabataş Erkek Lisesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi ile devam etti. Mühendislik eğitimi aldım. Uzun yıllar yurtdışında süren çalışma hayatıma İstanbul'da devam ediyorum. Sosyal konulara duyarlılığım ve Kürt meselesinin bu ülkenin çözülmemiş tek sorunu olarak kuruluştan bugüne, içinde onca acıyı barındırarak taşınması beni çok etkilemiştir.
Kürtlerle Türkler etle tırnak gibi iç içe girmişken, yurdun her yerinde akrabalıklar, iş ortaklıkları, dostluklar kurmuşken, aksine bölünmek değil, bu ülkede “ötekileştirilmeden” birlikte yaşamak isterken, neden birileri hep ayırmaktan, bölmekten bahseder!..
Ülke barışının önündeki en temel sorundur.
Bu güzel ülkede birlikte ve barış içinde sadece ve sadece eşit vatandaşlık temelinde, eşit haklara sahip birer yurttaş olarak yaşamak mümkünken...
Ve doğarken kendilerinin belirleyemeyeceği etnik aidiyetleri üzerinden insanları ötekileştirmek nasıl bir anlayışın ürünü olabilir!..
İçine girdiğimiz bilişim çağında ülke sınırlarının bile öneminin kalmadığı bir dünyada yaşıyorken bu toplumsal körlük neden?
İşte bu soruların cevabını "millet" ve "ulus devlet" kavramları üzerinden, tarihsel gerçekliği içinde anlatmak ve toplumsal barışımıza kapı aralamak istedim. Umarım başarmışımdır...
Karar siz okurların...
Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev almış ve bir dönem blog yazarı olarak kalem oynamış biri olarak uzun bir araştırma sürecinin eseri olan ilk kitabım...
Evliyim, iki kızım var.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 86,42 | 86,42 |