Ahmet Zeki Muslu; Mor Cepkenliler romanının devamı olan Menderes’in İki Yakası’nda, 1919 Temmuz ayı başlarından, 1921 Ekim ayı sonlarına kadar, Güneybatı Anadolu’da, Büyük Menderes Irmağı'nın iki yakasında yaşanan olayları, Aydın Cephesi’nde Yunan Ordusu’na ilk kurşunu sıkan Kıllıoğlu Hüseyin Efe ekseninde anlatıyor. Anadolu’nun en verimli topraklarına can veren, Menderes’in kuzeyine Megola İdea peşindeki Yunanlar, güneyine şapkaları leylek tüylü İtalyan askerleri gelip yerleştiler. Irmağın sol yanında; Köşk, Sultanhisar ve Nazilli’yi elinde tutan Demirci Mehmet Efe, Sökeli Ali ve Zurnacı Ali Efe kuvvetleri, ırmağın sağ yanını elinde tutan Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe ve Kozalaklı Mehmet Efe arasındaki kökü geçmişe dayanan sonu gelmeyen bir güç mücadelesi.
Menderes’in iki yakasındaki Aydın, Muğla ve Denizli üçgeninde bir yanda yurtseverler, bir yanda işbirlikçiler ve İttihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve İtilaf Partisi yandaşları arasındaki çekişmeler. Öte yandan yolu Aydın’a düşen, Yunan yayılmasına karşı yürütülen direnişin içerisinde yer alan Celal Bayar, Adnan Menderes, Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Saracoğlu, Refet Bele, Çerkez Ethem gibi Cumhuriyet tarihinin önemli adları da bu romanın birer kahramanları oldular.
“Büyük Menderes Irmağı kadar deli bozuk, boz bulanık akan başka ırmak yoktur. Kimi yıl; yatağını beğenmez, bir ustura gibi yarar ovanın toprağını, başka bir yatak oluşturur, oradan akmaya başlar. Bir başka yıl, eski yatağına çekilir, bir zaman da oradan bir kara yılan gibi kıvrıla büküle akar. Kimi kış aylarında azgınlığı tutar, yatağına sığmaz, iki yana taşar, bütün ovayı sel altında bırakır. Ovada ekili, dikili ne varsa hepsini milli bir balçıkla örter geçer. Sonra da koca Aydın Ovası'nı, uçsuz bucaksız bir sazlığa ve bataklığa dönüştürür...”
Ahmet Zeki Muslu; Mor Cepkenliler romanının devamı olan Menderes’in İki Yakası’nda, 1919 Temmuz ayı başlarından, 1921 Ekim ayı sonlarına kadar, Güneybatı Anadolu’da, Büyük Menderes Irmağı'nın iki yakasında yaşanan olayları, Aydın Cephesi’nde Yunan Ordusu’na ilk kurşunu sıkan Kıllıoğlu Hüseyin Efe ekseninde anlatıyor. Anadolu’nun en verimli topraklarına can veren, Menderes’in kuzeyine Megola İdea peşindeki Yunanlar, güneyine şapkaları leylek tüylü İtalyan askerleri gelip yerleştiler. Irmağın sol yanında; Köşk, Sultanhisar ve Nazilli’yi elinde tutan Demirci Mehmet Efe, Sökeli Ali ve Zurnacı Ali Efe kuvvetleri, ırmağın sağ yanını elinde tutan Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe ve Kozalaklı Mehmet Efe arasındaki kökü geçmişe dayanan sonu gelmeyen bir güç mücadelesi.
Menderes’in iki yakasındaki Aydın, Muğla ve Denizli üçgeninde bir yanda yurtseverler, bir yanda işbirlikçiler ve İttihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve İtilaf Partisi yandaşları arasındaki çekişmeler. Öte yandan yolu Aydın’a düşen, Yunan yayılmasına karşı yürütülen direnişin içerisinde yer alan Celal Bayar, Adnan Menderes, Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Saracoğlu, Refet Bele, Çerkez Ethem gibi Cumhuriyet tarihinin önemli adları da bu romanın birer kahramanları oldular.
“Büyük Menderes Irmağı kadar deli bozuk, boz bulanık akan başka ırmak yoktur. Kimi yıl; yatağını beğenmez, bir ustura gibi yarar ovanın toprağını, başka bir yatak oluşturur, oradan akmaya başlar. Bir başka yıl, eski yatağına çekilir, bir zaman da oradan bir kara yılan gibi kıvrıla büküle akar. Kimi kış aylarında azgınlığı tutar, yatağına sığmaz, iki yana taşar, bütün ovayı sel altında bırakır. Ovada ekili, dikili ne varsa hepsini milli bir balçıkla örter geçer. Sonra da koca Aydın Ovası'nı, uçsuz bucaksız bir sazlığa ve bataklığa dönüştürür...”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 29,20 | 29,20 |