Editörden...
Merhaba,
Birçok kişinin hayalidir ıssız kırların ortasında köyde yaşamak.
Bahar geldi mi yemyeşil tarlaların göğe bakışını izlemek.
Gözlerini kapattığında sadece kendi düşüncelerinin sesini duymak ve ne güzeldir toprağın ayağa kalktığını izlemek.
Güney Mesarya ovasının en kendi halinde köyüdür Melûşa. Sabahın ilk ışıklarından çok önce sütler sağılmış, köy meydanına süt bidonları dizilmiş olur. Kadın erkek herkes henüz yeni sağılmış sıcacık sütlerin kokusunu duya duya soğuğa, rüzgâra, yağmura aldırmadan, gün ağarmadan sütçünün kamyonetinin ışıklarının bir an önce köy yollarına vurmasını beklerler.
Seksenli doksanlı yıllara kadar köyde birkaç kahvehane, küçük bir bakkal dükkanı vardı. Yıl, 2018... Köyde; bakkal, sağlık ocağı, eczane gibi yaşamak için önemli ve acil ihtiyaçların karşılanacağı hiç bir şey yok!
Geçmişe göre köydeki nüfus azalmıştır. Çok sayıda kerpiç ev, içinde oturanlar olmadığı için ya viraneye dönüştü ya da yıkıldı. Köydeki yıkık kerpiç duvarlar, terk edilen köyün, hüzün yüzüdür ve ne yazık ki parçalanan her kerpiç parçası yaşanmışlığın da silgisidir.
Eskiden, Mesarya Ovası'ndaki köylerde, en ucuz ve bol malzemenin kerpiç toprağı olması nedeniyle evler, kerpiçten yapılırdı. Uzun süre ayakta kalmaları için iki katlı kerpiç evlerin birçoğunun temelleri taştan yapılmıştır. Dedem anlatırdı, halen köyün meydanında geçmişin izlerini taşıyan ve neredeyse köyün anıt evlerinden birisi olan iki katlı evimizi 1938'de Paşaköylü bir Rum ustaya inşa ettirmiş babası. Seksen yıldır ailemizi buluşturan ev, bizim için kutsal bir mekandır. Dergimizin kapağındaki logo bu evdir. Kıbrıs'ta son yıllarda moda olan yazlık evler yerine köy evlerinin tamir edilip bir ayağım köyümde projesi gibi projeler üretmek için geç kalmadık mı? Terk etmek, öldürmek değil midir?
Her sayı öncesi Kurşun Kalem edebiyat dergisinin facebook sayfasında yer verdiğimiz fotoğraflardan esinlenerek kurmaca, yaratıcı öyküler yazılıyor. Diğer öykü dergilerinden farklı bir formatla çıkan dergimize adı ve görüntüsü ile Melûşa köyü esin oluyor. Ama yalnızca esin. Köyde çekilmiş ve bizim seçtiğimiz fotoğraflar, yazarların kalemlerinde farklı farklı esinlere dönüşüyor. Her yazar bambaşka bir tema yaratıyor bu fotoğraflardan. Hayallerin sınırsızlığını, yazılan bu kurgu öykülerden okuyabilirsiniz.
Bu sayımıza sayımıza; Yayla Boztaş, Sibel Unur Özdemir, Hakan Balcı, Halit Payza, Serpil Çakmak, Hasan Parlak, Eyyüp Yıldırmış, Bihter Bilir ve Mine Ömer yazdılar. Fotoğraflar, Ahmet Ergin ve Nezihe Ömer'e ait. Siz de öykünüzle Melûşa'da yer almak istiyorsanız Facebook "Kurşun Kalem Edebiyat Dergisi" sayfamızdan duyurularımızı izleyiniz.
Beşinci sayımızda Melûşa'da görüşmek üzere,
Sevgiyle...
Mine Ömer
Editörden...
Merhaba,
Birçok kişinin hayalidir ıssız kırların ortasında köyde yaşamak.
Bahar geldi mi yemyeşil tarlaların göğe bakışını izlemek.
Gözlerini kapattığında sadece kendi düşüncelerinin sesini duymak ve ne güzeldir toprağın ayağa kalktığını izlemek.
Güney Mesarya ovasının en kendi halinde köyüdür Melûşa. Sabahın ilk ışıklarından çok önce sütler sağılmış, köy meydanına süt bidonları dizilmiş olur. Kadın erkek herkes henüz yeni sağılmış sıcacık sütlerin kokusunu duya duya soğuğa, rüzgâra, yağmura aldırmadan, gün ağarmadan sütçünün kamyonetinin ışıklarının bir an önce köy yollarına vurmasını beklerler.
Seksenli doksanlı yıllara kadar köyde birkaç kahvehane, küçük bir bakkal dükkanı vardı. Yıl, 2018... Köyde; bakkal, sağlık ocağı, eczane gibi yaşamak için önemli ve acil ihtiyaçların karşılanacağı hiç bir şey yok!
Geçmişe göre köydeki nüfus azalmıştır. Çok sayıda kerpiç ev, içinde oturanlar olmadığı için ya viraneye dönüştü ya da yıkıldı. Köydeki yıkık kerpiç duvarlar, terk edilen köyün, hüzün yüzüdür ve ne yazık ki parçalanan her kerpiç parçası yaşanmışlığın da silgisidir.
Eskiden, Mesarya Ovası'ndaki köylerde, en ucuz ve bol malzemenin kerpiç toprağı olması nedeniyle evler, kerpiçten yapılırdı. Uzun süre ayakta kalmaları için iki katlı kerpiç evlerin birçoğunun temelleri taştan yapılmıştır. Dedem anlatırdı, halen köyün meydanında geçmişin izlerini taşıyan ve neredeyse köyün anıt evlerinden birisi olan iki katlı evimizi 1938'de Paşaköylü bir Rum ustaya inşa ettirmiş babası. Seksen yıldır ailemizi buluşturan ev, bizim için kutsal bir mekandır. Dergimizin kapağındaki logo bu evdir. Kıbrıs'ta son yıllarda moda olan yazlık evler yerine köy evlerinin tamir edilip bir ayağım köyümde projesi gibi projeler üretmek için geç kalmadık mı? Terk etmek, öldürmek değil midir?
Her sayı öncesi Kurşun Kalem edebiyat dergisinin facebook sayfasında yer verdiğimiz fotoğraflardan esinlenerek kurmaca, yaratıcı öyküler yazılıyor. Diğer öykü dergilerinden farklı bir formatla çıkan dergimize adı ve görüntüsü ile Melûşa köyü esin oluyor. Ama yalnızca esin. Köyde çekilmiş ve bizim seçtiğimiz fotoğraflar, yazarların kalemlerinde farklı farklı esinlere dönüşüyor. Her yazar bambaşka bir tema yaratıyor bu fotoğraflardan. Hayallerin sınırsızlığını, yazılan bu kurgu öykülerden okuyabilirsiniz.
Bu sayımıza sayımıza; Yayla Boztaş, Sibel Unur Özdemir, Hakan Balcı, Halit Payza, Serpil Çakmak, Hasan Parlak, Eyyüp Yıldırmış, Bihter Bilir ve Mine Ömer yazdılar. Fotoğraflar, Ahmet Ergin ve Nezihe Ömer'e ait. Siz de öykünüzle Melûşa'da yer almak istiyorsanız Facebook "Kurşun Kalem Edebiyat Dergisi" sayfamızdan duyurularımızı izleyiniz.
Beşinci sayımızda Melûşa'da görüşmek üzere,
Sevgiyle...
Mine Ömer
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 3,22 | 3,22 |