Felsefe, mantık, psikoloji, hattâ tarih ve edebiyat günümüzde nasıl birer bilim dalı durumuna ulaşmış vaziyetteler ise, yeni spiritüalizm de aynı seviyede kabûl görmeyi hak etmiştir ve de gittikçe daha da kendini kanıtlamaktadır. Bilimi, nasıl ki “Sadece laboratuarlarda tekrar edilebilen olgular” ile sınırlayamazsak, -ki bu bir çeşit bilimsel yobazlık olur- dünyanın değişik yerlerinde, birbirinden habersiz toplumlarda, birbirinden farklı zamanlarda gözlemlenebilmiş benzer olguları da, sırf laboratuarlarda tekrarlayamadığımız ve şimdilik matematik ve fizik, hattâ kimya bilimleriyle açıklayamadığımız, ölçemediğimiz için yok kabûl edemeyiz. Daha iyi bir açıklama, daha tutarlı bir hipotez ve teori gelene kadar en akılcı izah, geçerli ve bilimsel kabûl edilebilir. 1930’larda, Türkiye’de, Dr. Bedri Ruhselman, neo spiritüalizmi kurmuş, o ve ardılları, sonraki yıllarda daha da geliştirmişlerdir. Yapılan çalışmalar, aynı zamanda “deneysel spiritüalizm” terimiyle de tanımlanmış ve bilimsel çalışma yöntemleri sayesinde bu tabiri de hak etmişlerdir. 1940’ların Türkiye’sinde, Dr. Bedri Ruhselman’ın çalışmalarından haberdar olan dönemin bazı hükümet üyeleri, kendisine, bu bilim dalının üniversitelerde okutulup okuyulmayacağını sormuş ve üniversitede kendisine bir kürsü vermek teklifinde bulunmuşlardır. Mütevazi Ruhselman, herhâlde henüz buna hazır olunmadığı, çalışmaların çok yeni olduğu ve daha alınacak çok yol olduğunu düşünerek bu işe girişmemiştir. Ama bildiğimiz ve anladığımız kadarıyla en istediği şeylerden biri gelecekte bu rüyanın gerçekleşmesi; Türkiye’deki kimi üniversitelerin spiritüalizm dalında eğitim ve araştırma yapmasıydı. Erken ölümü nedeniyle bu gerçekleşmedi ve herşey birçok özverili mücadele ve çalışmaya rağmen “akademi” seviyesinde kaldı.
Felsefe, mantık, psikoloji, hattâ tarih ve edebiyat günümüzde nasıl birer bilim dalı durumuna ulaşmış vaziyetteler ise, yeni spiritüalizm de aynı seviyede kabûl görmeyi hak etmiştir ve de gittikçe daha da kendini kanıtlamaktadır. Bilimi, nasıl ki “Sadece laboratuarlarda tekrar edilebilen olgular” ile sınırlayamazsak, -ki bu bir çeşit bilimsel yobazlık olur- dünyanın değişik yerlerinde, birbirinden habersiz toplumlarda, birbirinden farklı zamanlarda gözlemlenebilmiş benzer olguları da, sırf laboratuarlarda tekrarlayamadığımız ve şimdilik matematik ve fizik, hattâ kimya bilimleriyle açıklayamadığımız, ölçemediğimiz için yok kabûl edemeyiz. Daha iyi bir açıklama, daha tutarlı bir hipotez ve teori gelene kadar en akılcı izah, geçerli ve bilimsel kabûl edilebilir. 1930’larda, Türkiye’de, Dr. Bedri Ruhselman, neo spiritüalizmi kurmuş, o ve ardılları, sonraki yıllarda daha da geliştirmişlerdir. Yapılan çalışmalar, aynı zamanda “deneysel spiritüalizm” terimiyle de tanımlanmış ve bilimsel çalışma yöntemleri sayesinde bu tabiri de hak etmişlerdir. 1940’ların Türkiye’sinde, Dr. Bedri Ruhselman’ın çalışmalarından haberdar olan dönemin bazı hükümet üyeleri, kendisine, bu bilim dalının üniversitelerde okutulup okuyulmayacağını sormuş ve üniversitede kendisine bir kürsü vermek teklifinde bulunmuşlardır. Mütevazi Ruhselman, herhâlde henüz buna hazır olunmadığı, çalışmaların çok yeni olduğu ve daha alınacak çok yol olduğunu düşünerek bu işe girişmemiştir. Ama bildiğimiz ve anladığımız kadarıyla en istediği şeylerden biri gelecekte bu rüyanın gerçekleşmesi; Türkiye’deki kimi üniversitelerin spiritüalizm dalında eğitim ve araştırma yapmasıydı. Erken ölümü nedeniyle bu gerçekleşmedi ve herşey birçok özverili mücadele ve çalışmaya rağmen “akademi” seviyesinde kaldı.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 223,20 | 223,20 |