Küreselleşme özellikle 1980’li yıllarla başlayan bir dönemin devamında, pek çok bakımdan ama öncelikle ekonomik anlamda, dünyanın gelişmemiş ekonomisine sahip ülkelerinin gelişmiş ülkelerin çekim alanlarına girmesi, onlara, yine onların kuralları çerçevesinde eklemlenmesi süreci olarak ele alınabilir. Pek çok kişiye göre bu süreç doğal bir süreçtir ve dünya ülkeleri arasındaki eşitsizliğin yok olmasını sağlayacak bir sürecin kendisidir. Dünyayı her bakımdan küçük birimlere bölmüş olan geçmiş sona ermiştir ve bu yeni dönemle birlikte farklılıklar giderek azalacak, siyasi, kültürel ve ekonomik anlamda olumlu bir döneme girilecektir. Hatta bazılarına göre liberal demokrasi ve batının temsil ettiği değerler insanlık tarihinin son noktasıdır ve ideolojilerin sonu gelmiştir.Esasında gelinen noktayı bu kadar iyimserlik içinde değerlendirebilmek mümkün görünmemektedir. Öyle ki, küreselleşme ile başlayan süreçle birlikte eşitsizliklerin giderek arttığı, dünyanın büyük bir kısmının küçük bir azınlık uğruna giderek fakirleştiği ve gelişmiş batı için yok pahasına çalıştığı sorunlu bir düzenin temellerinin sağlamlaştığı görülmektedir. Bu süreçle birlikte kapitalist pazar düzeni ve buna bağlı politik egemenlik kurumları küresel düzeyde yapılanmaktadır. Esasen küreselleşmenin getirdiği tek şey eşitsizliklerin azalacağı iddiasının aksine, yalnızca bu gelişmeler olmuştur. Bütün bu gelişmelerin içinde oldukça önemli bir yere sahip olan medya ise küreselleşme sürecinin aygıtı, büyük bir makinenin parçası olarak çalışmaktadır. Dünyanın en uç köşelerine erişerek ve bilinci dönüştürebilme yeteneğiyle küreselleştirme işlevini büyük bir hızla yerine getirmektedir.Medya Eleştirileri 2008 çalışmasının satırlarında medya makinesinin küreselleştirici yönüne ilişkin düşüncelere tanık olacaksınız.
Küreselleşme özellikle 1980’li yıllarla başlayan bir dönemin devamında, pek çok bakımdan ama öncelikle ekonomik anlamda, dünyanın gelişmemiş ekonomisine sahip ülkelerinin gelişmiş ülkelerin çekim alanlarına girmesi, onlara, yine onların kuralları çerçevesinde eklemlenmesi süreci olarak ele alınabilir. Pek çok kişiye göre bu süreç doğal bir süreçtir ve dünya ülkeleri arasındaki eşitsizliğin yok olmasını sağlayacak bir sürecin kendisidir. Dünyayı her bakımdan küçük birimlere bölmüş olan geçmiş sona ermiştir ve bu yeni dönemle birlikte farklılıklar giderek azalacak, siyasi, kültürel ve ekonomik anlamda olumlu bir döneme girilecektir. Hatta bazılarına göre liberal demokrasi ve batının temsil ettiği değerler insanlık tarihinin son noktasıdır ve ideolojilerin sonu gelmiştir.Esasında gelinen noktayı bu kadar iyimserlik içinde değerlendirebilmek mümkün görünmemektedir. Öyle ki, küreselleşme ile başlayan süreçle birlikte eşitsizliklerin giderek arttığı, dünyanın büyük bir kısmının küçük bir azınlık uğruna giderek fakirleştiği ve gelişmiş batı için yok pahasına çalıştığı sorunlu bir düzenin temellerinin sağlamlaştığı görülmektedir. Bu süreçle birlikte kapitalist pazar düzeni ve buna bağlı politik egemenlik kurumları küresel düzeyde yapılanmaktadır. Esasen küreselleşmenin getirdiği tek şey eşitsizliklerin azalacağı iddiasının aksine, yalnızca bu gelişmeler olmuştur. Bütün bu gelişmelerin içinde oldukça önemli bir yere sahip olan medya ise küreselleşme sürecinin aygıtı, büyük bir makinenin parçası olarak çalışmaktadır. Dünyanın en uç köşelerine erişerek ve bilinci dönüştürebilme yeteneğiyle küreselleştirme işlevini büyük bir hızla yerine getirmektedir.Medya Eleştirileri 2008 çalışmasının satırlarında medya makinesinin küreselleştirici yönüne ilişkin düşüncelere tanık olacaksınız.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 12,91 | 12,91 |