lk basısı iki yıl önce yayımlanmış olan kitabımızın, yeni ders yılı için hazırlanmış üçüncü basısını okuyucularımıza sunuyoruz. Kitabın kapağında “3. Baskı” ibaresi yer alıyor. Bu ibare aynı kitabın, değiştirilmeden, üçüncü defa basıldığını düşündürebilir. Esasen dilimizde yeniden basılan kitaplar için (“ikinci …”, “üçüncü …” vs.) “bası” ve “baskı” ibareleri birbirlerinin yerine geçecek şekilde kullanılmaktadır. Oysa bir kitabın yeniden basılması, adedi tükendiği için aynı metnin tekrar çoğaltılması şeklinde olabileceği gibi, kitabın üzerinde çalışılıp yeniden işlenerek basılması şeklinde de olabilir. Bazı yabancı dillerde birinci hal için “yeniden basılmış” (“reprint”, “réimpression”, “nouveau tirage”) ikinci hal için ise “yeniden yayına hazırlanmış” (“edition”, “édition”) terimleri kullanılıyor. Bizde de zaman zaman kullanılan “tıpkı basım” kelimesi “yeniden basılmış” için iyi bir karşılıktır.
Şu var ki “yeni bası” ile “tıpkı basım” arasındaki farkların azalmaya başladığı; daha doğru bir deyişle yeni basıların gittikçe tıpkı basımlara benzediği bir dönemi yaşıyoruz. Bu konuda medenî usul hukuku alanındaki örnekleri gözden geçirecek olursak aşağıdaki tespitleri yapabiliriz:
Nüvesini Kuru’nun 1963 yılında teksir edilen “Nizalı Kaza” başlıklı ders notlarının oluşturduğu Hukuk Muhakemeleri Usulü’nün matbaada dizilmiş ilk baskısı 1964 tarihlidir. Kitap geniş kapsamlı, çok ciltli bir eser vasfını kazandığı 4. Bası’ya kadar 1968 ve 1974 yıllarında olmak üzere iki defa daha basılmıştır. Postacıoğlu’nun ilk basısı 1959 tarihinde yapılan Medenî Usul Hukuku Dersleri başlıklı eseri 6. Bası’sını 1975 yılında yapmıştır. Üstündağ ise iki cildini 1984 yılında Medenî Yargılama Hukuku Esasları başlığı altında birleştirip bu basıyı 3. Bası sayarak yayımlamaya başladığı Medenî Yargılama Hukuku’nun yeni basılarını 1989, 1992, 1997 ve 2000 yıllarında yapmıştır. Yeni basıların yayımlanma sıklıkları bakımından benzer şekilde mesela Almanya’da Rosenberg’in ilk basısı 1927 yılında yapılan Medenî Usul Hukuku kitabının 9. Basısı 1961, 10. Basısı (Schwab ile birlikte) 1969 yılında, 15. Basısı ise (yazarlara Gottwald’in de katılmasıyla) 1993 yılında yapılmıştır. Lent’in 1947 yılında yayımladığı (son basısı Jauernig ve Hess tarafından 2011 yılında yapılan) kısa ders kitabı ise 1972 yılına kadar 16 bası yapmıştır. Denebilir ki geçtiğimiz yüzyılın başından 1980’li yıllara kadar ülkemizde olduğu gibi diğer Avrupa ülkelerinde de hukuk alanında yazılmış sistematik eserler ve ders kitaplarının yeni basılar hâlinde yayımlanma sıklığı dört sene civarındadır.
Özellikle 1990’lı y ıllardan itibaren aynı nitelikteki hukuk kitaplarının yeni bası yapma sıklıkları artmıştır. Ülkemizde ise, belki diğer Avrupa ülkelerindekilerden daha sık olmak üzere, özellikle ders kitaplarının her yıl basılmaya başladığını görmekteyiz. Şüphesiz bu gelişmenin sebebi kitapların dizilmesi ve basılması işinin, bilgisayar teknolojisinin kullanılması dolayısıyla, kurşun harflerin dizilip matbaa mürekkebiyle provaların alındığı günlerdekine nispetle çok kolaylaşmış olmasıdır.
Bu gelişmenin literatürün güncelliğini muhafaza etmek bakımından yararlı olduğu düşünülebilir. Öte taraftan - Köroğlu’nun “tüfek icad oldu mertlik bozuldu” misali - kitapların sık sık yeniden basılmaları yeni yazılanları takip etmeyi olağanüstü denebilecek şekilde güçleştirmekte, bir kitabın mesela 25. basısı ile 26. basısı mukayese edildiğinde birçok sayfanın (bazen sayfa numarası da değişmemek üzere) bir önceki basıyla aynı olduğu görülmektedir. Çoğu zaman, yapılan güncelleştirmeler yeni mevzuatı ve kazaî içtihatlardaki önemli değişiklikleri kitaba işlemekle sınırlı kalmakta; güncelliğini kaybetmiş olan tartışmalar metinden çıkartılmayıp muhafaza edilmekte; literatüre yapılan atıfların kitapların son baskılarına müracaat edilerek güncellenmesi gereği dahi gözden kaçırılabilmektedir. Bu durum ister istemez okuyucuyu yeni eserlerin okunması işini dikkatli bir okuma çabası ile değerlendirmekten uzaklaştırmakta; okumayı, zaman zaman, “acaba yeni bir şey söylenmiş mi?” sorusuna cevap arama için yapılan bir “tarama” faaliyetine dönüştürebilmektedir.
Elinizdeki kitabın bu basısında elden geldiğince, tıpkı basım benzerliğinden uzak durulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda güncelliğini kaybeden bazı bilgiler metinden çıkartılmış; literatüre yapılan atıflar güncellenmiş; kitabın sonuna dava şartı olarak arabuluculukla ilgili bir kısım ilave edilmiştir. Önceki basıda yer alan, zorunlu cevap niteliğindeki birkaç dipnotu da bu basıda kısaltılarak 2. Basıya atıf yapılmakla yetinilmiştir.
lk basısı iki yıl önce yayımlanmış olan kitabımızın, yeni ders yılı için hazırlanmış üçüncü basısını okuyucularımıza sunuyoruz. Kitabın kapağında “3. Baskı” ibaresi yer alıyor. Bu ibare aynı kitabın, değiştirilmeden, üçüncü defa basıldığını düşündürebilir. Esasen dilimizde yeniden basılan kitaplar için (“ikinci …”, “üçüncü …” vs.) “bası” ve “baskı” ibareleri birbirlerinin yerine geçecek şekilde kullanılmaktadır. Oysa bir kitabın yeniden basılması, adedi tükendiği için aynı metnin tekrar çoğaltılması şeklinde olabileceği gibi, kitabın üzerinde çalışılıp yeniden işlenerek basılması şeklinde de olabilir. Bazı yabancı dillerde birinci hal için “yeniden basılmış” (“reprint”, “réimpression”, “nouveau tirage”) ikinci hal için ise “yeniden yayına hazırlanmış” (“edition”, “édition”) terimleri kullanılıyor. Bizde de zaman zaman kullanılan “tıpkı basım” kelimesi “yeniden basılmış” için iyi bir karşılıktır.
Şu var ki “yeni bası” ile “tıpkı basım” arasındaki farkların azalmaya başladığı; daha doğru bir deyişle yeni basıların gittikçe tıpkı basımlara benzediği bir dönemi yaşıyoruz. Bu konuda medenî usul hukuku alanındaki örnekleri gözden geçirecek olursak aşağıdaki tespitleri yapabiliriz:
Nüvesini Kuru’nun 1963 yılında teksir edilen “Nizalı Kaza” başlıklı ders notlarının oluşturduğu Hukuk Muhakemeleri Usulü’nün matbaada dizilmiş ilk baskısı 1964 tarihlidir. Kitap geniş kapsamlı, çok ciltli bir eser vasfını kazandığı 4. Bası’ya kadar 1968 ve 1974 yıllarında olmak üzere iki defa daha basılmıştır. Postacıoğlu’nun ilk basısı 1959 tarihinde yapılan Medenî Usul Hukuku Dersleri başlıklı eseri 6. Bası’sını 1975 yılında yapmıştır. Üstündağ ise iki cildini 1984 yılında Medenî Yargılama Hukuku Esasları başlığı altında birleştirip bu basıyı 3. Bası sayarak yayımlamaya başladığı Medenî Yargılama Hukuku’nun yeni basılarını 1989, 1992, 1997 ve 2000 yıllarında yapmıştır. Yeni basıların yayımlanma sıklıkları bakımından benzer şekilde mesela Almanya’da Rosenberg’in ilk basısı 1927 yılında yapılan Medenî Usul Hukuku kitabının 9. Basısı 1961, 10. Basısı (Schwab ile birlikte) 1969 yılında, 15. Basısı ise (yazarlara Gottwald’in de katılmasıyla) 1993 yılında yapılmıştır. Lent’in 1947 yılında yayımladığı (son basısı Jauernig ve Hess tarafından 2011 yılında yapılan) kısa ders kitabı ise 1972 yılına kadar 16 bası yapmıştır. Denebilir ki geçtiğimiz yüzyılın başından 1980’li yıllara kadar ülkemizde olduğu gibi diğer Avrupa ülkelerinde de hukuk alanında yazılmış sistematik eserler ve ders kitaplarının yeni basılar hâlinde yayımlanma sıklığı dört sene civarındadır.
Özellikle 1990’lı y ıllardan itibaren aynı nitelikteki hukuk kitaplarının yeni bası yapma sıklıkları artmıştır. Ülkemizde ise, belki diğer Avrupa ülkelerindekilerden daha sık olmak üzere, özellikle ders kitaplarının her yıl basılmaya başladığını görmekteyiz. Şüphesiz bu gelişmenin sebebi kitapların dizilmesi ve basılması işinin, bilgisayar teknolojisinin kullanılması dolayısıyla, kurşun harflerin dizilip matbaa mürekkebiyle provaların alındığı günlerdekine nispetle çok kolaylaşmış olmasıdır.
Bu gelişmenin literatürün güncelliğini muhafaza etmek bakımından yararlı olduğu düşünülebilir. Öte taraftan - Köroğlu’nun “tüfek icad oldu mertlik bozuldu” misali - kitapların sık sık yeniden basılmaları yeni yazılanları takip etmeyi olağanüstü denebilecek şekilde güçleştirmekte, bir kitabın mesela 25. basısı ile 26. basısı mukayese edildiğinde birçok sayfanın (bazen sayfa numarası da değişmemek üzere) bir önceki basıyla aynı olduğu görülmektedir. Çoğu zaman, yapılan güncelleştirmeler yeni mevzuatı ve kazaî içtihatlardaki önemli değişiklikleri kitaba işlemekle sınırlı kalmakta; güncelliğini kaybetmiş olan tartışmalar metinden çıkartılmayıp muhafaza edilmekte; literatüre yapılan atıfların kitapların son baskılarına müracaat edilerek güncellenmesi gereği dahi gözden kaçırılabilmektedir. Bu durum ister istemez okuyucuyu yeni eserlerin okunması işini dikkatli bir okuma çabası ile değerlendirmekten uzaklaştırmakta; okumayı, zaman zaman, “acaba yeni bir şey söylenmiş mi?” sorusuna cevap arama için yapılan bir “tarama” faaliyetine dönüştürebilmektedir.
Elinizdeki kitabın bu basısında elden geldiğince, tıpkı basım benzerliğinden uzak durulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda güncelliğini kaybeden bazı bilgiler metinden çıkartılmış; literatüre yapılan atıflar güncellenmiş; kitabın sonuna dava şartı olarak arabuluculukla ilgili bir kısım ilave edilmiştir. Önceki basıda yer alan, zorunlu cevap niteliğindeki birkaç dipnotu da bu basıda kısaltılarak 2. Basıya atıf yapılmakla yetinilmiştir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 58,50 | 58,50 |