Defalarca donma tehlikesi geçirdiği zorlu bir yolculuktan sonra 70.Alay Komutanı olan babası Hafız Halit Paşa ile birlikte Milli Orduya katıldı. Minik bedenine ilk askeri üniformasını ve küçücük başına ilk kez Kuvayı Milliye kalpağını Geyve sırtlarında geçirdi. Osmanlı'dan kalma silahlar büyük ve ağır olduğu için hiçbirini taşıyamıyordu. Bu nedenle kendisine Çerkez Ethem tarafından Akhisar'da daha küçük ve hafif olduğu için bir Yunan filintası hediye edildi. İlk kurşununu İngilizler tarafından kurulan Kuvayı İnzibatiye'ye karşı Adapazarı'nda sıktı. Gediz'de dağılmak üzere olan bir alay askerin önüne atını sürerek büyük bir bozgunu önledi. Konya İsyanının meşhur asisi Cin Ali'yi Ilgın'ın tarihi mahzenlerinde bizzat yakalattı. İnönü Savaşlarındaki katkısı bir şehir efsanesi gibi her yerde anlatılmaya başlandı. Ahu Dağı Sırtlarında Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın, İnönü de ki 11.Tümen Karargâhında ise İsmet Paşa'nın iltifatlarına mazhar oldu. Sadece onlarda değil Yunan kuvvetleri tarafından 70. Alay'a Kızlı Alay denilmesinin tek sebebi düşman kuvvetlerinin bu minik kıza duyduğu hayranlıktı. Tüm bu kahramanlıklarından dolayı Türk tarihinde ilk kez bir çocuğa onbaşılık rütbesi verildi. Anado-lu'nun işgalcilere karşı şaha kalktığı bir dönemde 12 yaşında bir kızın yaptığı inanılmaz fedakârlıklar ilk Meclis'in gözünden kaçmadı. 30 Ocak 1921 günü TBMM tarafından yapılan tarihi oturumda ilk İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi karara bağlandı ama o karar Meclis'in tozlu raflarında unutulup gitti.
Cumhuriyet sonrasında Bursa Amerikan Kız Kolejinde başlayıp Fransız Jean d'Arc Enstitüsünde şekillenen hayatı boyunca Nezahet Baysel'in aklında hep o madalya vardı. Bir gurbet kuşu gibi eşinin ardında gezdiği Tokat, Amasya, Bursa, Ankara ve İstanbul'da dilediği tek şey biraz vefa ve madalyası idi. Ve hatta GATA'da hayata veda etmeden hemen önce kızı İnci'ye söylediği som sözler; "Koca memlekette bir İstiklal Madalyasını bana çok gördüler!' olmuştu. O, madalyasını hiç unutmamıştı! Biz ise hem O'nu unuttuk hem de madalyasını. Eğer gençlerimizi sanal kah-ramanlar yapmakla meşhur olan Walt Disney'in vicdanına emanet etmek yerine onlara masal gibi sıra dışı ama hayat kadar gerçek olan Nezahet'i anlatabilseydik durum çok daha farklı olurdu...
Tam 92 yıldır hakkı teslim edilmeyen bir İstiklal savaşçısının macerasını okumaya daha doğrusu Meclis'in Unuttuğu Kahramanla tanışmaya hazır mısınız?
Defalarca donma tehlikesi geçirdiği zorlu bir yolculuktan sonra 70.Alay Komutanı olan babası Hafız Halit Paşa ile birlikte Milli Orduya katıldı. Minik bedenine ilk askeri üniformasını ve küçücük başına ilk kez Kuvayı Milliye kalpağını Geyve sırtlarında geçirdi. Osmanlı'dan kalma silahlar büyük ve ağır olduğu için hiçbirini taşıyamıyordu. Bu nedenle kendisine Çerkez Ethem tarafından Akhisar'da daha küçük ve hafif olduğu için bir Yunan filintası hediye edildi. İlk kurşununu İngilizler tarafından kurulan Kuvayı İnzibatiye'ye karşı Adapazarı'nda sıktı. Gediz'de dağılmak üzere olan bir alay askerin önüne atını sürerek büyük bir bozgunu önledi. Konya İsyanının meşhur asisi Cin Ali'yi Ilgın'ın tarihi mahzenlerinde bizzat yakalattı. İnönü Savaşlarındaki katkısı bir şehir efsanesi gibi her yerde anlatılmaya başlandı. Ahu Dağı Sırtlarında Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın, İnönü de ki 11.Tümen Karargâhında ise İsmet Paşa'nın iltifatlarına mazhar oldu. Sadece onlarda değil Yunan kuvvetleri tarafından 70. Alay'a Kızlı Alay denilmesinin tek sebebi düşman kuvvetlerinin bu minik kıza duyduğu hayranlıktı. Tüm bu kahramanlıklarından dolayı Türk tarihinde ilk kez bir çocuğa onbaşılık rütbesi verildi. Anado-lu'nun işgalcilere karşı şaha kalktığı bir dönemde 12 yaşında bir kızın yaptığı inanılmaz fedakârlıklar ilk Meclis'in gözünden kaçmadı. 30 Ocak 1921 günü TBMM tarafından yapılan tarihi oturumda ilk İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi karara bağlandı ama o karar Meclis'in tozlu raflarında unutulup gitti.
Cumhuriyet sonrasında Bursa Amerikan Kız Kolejinde başlayıp Fransız Jean d'Arc Enstitüsünde şekillenen hayatı boyunca Nezahet Baysel'in aklında hep o madalya vardı. Bir gurbet kuşu gibi eşinin ardında gezdiği Tokat, Amasya, Bursa, Ankara ve İstanbul'da dilediği tek şey biraz vefa ve madalyası idi. Ve hatta GATA'da hayata veda etmeden hemen önce kızı İnci'ye söylediği som sözler; "Koca memlekette bir İstiklal Madalyasını bana çok gördüler!' olmuştu. O, madalyasını hiç unutmamıştı! Biz ise hem O'nu unuttuk hem de madalyasını. Eğer gençlerimizi sanal kah-ramanlar yapmakla meşhur olan Walt Disney'in vicdanına emanet etmek yerine onlara masal gibi sıra dışı ama hayat kadar gerçek olan Nezahet'i anlatabilseydik durum çok daha farklı olurdu...
Tam 92 yıldır hakkı teslim edilmeyen bir İstiklal savaşçısının macerasını okumaya daha doğrusu Meclis'in Unuttuğu Kahramanla tanışmaya hazır mısınız?
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 144,20 | 144,20 |