“Nerde tımbırtı orada buluntu!” Bu ilginç sözü üniversite yıllarımda, sonra da eşim olan kişiden ilk kez duymuştum. Flört dönemimizde birbirimizi tanımak için karşılıklı sorular sorarak, hobilerimizi öğrenmeye çalışıyorduk.
İyice tanıdığına kanaat edince beni öyle tanımlamıştı…
Yukarıdaki o ilginç benzetmeyi duyduktan yıllar sonra memleketim olan Çanakkale’de ki arkadaşlarımdan “Turgut çok renkli yaşanmışlıkların oldu. Yetmişini geçtin gidiyorsun, tahtalıköye varmadan kitabını yaz artık!” diye baskı yapanlar çok oldu. Yaşamımı kitaplaştırmak gibi bir düşüncem doğrusu yoktu.
Biz insanların ne zaman doğacağı nasıl kendimize bağlı değilse, galiba bir kitabında ne zaman doğacağı ve okurla buluşacağı yazarından çok kendisine bağlı. Bir insanın ne zaman dünyaya geleceği bellidir, ama bir kitabın ne zaman okurla buluşacağı belirsizdir.
O kitap ki ne zaman yazılacağına, ne zaman yayımlanacağına, meğer kendisi karar veriyormuş… Yirmi dokuz ay da yazıldı, yirmi beş gün sonra da yayımlandı.
Yaşadıklarımı yaşandıkları döneme göre sıraya koymaya çalıştım. Kişi ve olayları gerçek yaşanmışlıklarımdan aktardım. Deyim yerindeyse bir tür ‘mazi arkeolojisi’ yaptım. Bu kitabın beni tanımış olanlara ve tanımak isteyenlere bir kaynak oluşturacağına inanarak…
İşte böyle ‘yaz artık!’ baskısı oto biyografim oldu benim.
Nihayet yazdım, kurtuldum yaşanmışlıklarımdan!
Oh be, rahatladım!…
Turgut ÇAMER
“Nerde tımbırtı orada buluntu!” Bu ilginç sözü üniversite yıllarımda, sonra da eşim olan kişiden ilk kez duymuştum. Flört dönemimizde birbirimizi tanımak için karşılıklı sorular sorarak, hobilerimizi öğrenmeye çalışıyorduk.
İyice tanıdığına kanaat edince beni öyle tanımlamıştı…
Yukarıdaki o ilginç benzetmeyi duyduktan yıllar sonra memleketim olan Çanakkale’de ki arkadaşlarımdan “Turgut çok renkli yaşanmışlıkların oldu. Yetmişini geçtin gidiyorsun, tahtalıköye varmadan kitabını yaz artık!” diye baskı yapanlar çok oldu. Yaşamımı kitaplaştırmak gibi bir düşüncem doğrusu yoktu.
Biz insanların ne zaman doğacağı nasıl kendimize bağlı değilse, galiba bir kitabında ne zaman doğacağı ve okurla buluşacağı yazarından çok kendisine bağlı. Bir insanın ne zaman dünyaya geleceği bellidir, ama bir kitabın ne zaman okurla buluşacağı belirsizdir.
O kitap ki ne zaman yazılacağına, ne zaman yayımlanacağına, meğer kendisi karar veriyormuş… Yirmi dokuz ay da yazıldı, yirmi beş gün sonra da yayımlandı.
Yaşadıklarımı yaşandıkları döneme göre sıraya koymaya çalıştım. Kişi ve olayları gerçek yaşanmışlıklarımdan aktardım. Deyim yerindeyse bir tür ‘mazi arkeolojisi’ yaptım. Bu kitabın beni tanımış olanlara ve tanımak isteyenlere bir kaynak oluşturacağına inanarak…
İşte böyle ‘yaz artık!’ baskısı oto biyografim oldu benim.
Nihayet yazdım, kurtuldum yaşanmışlıklarımdan!
Oh be, rahatladım!…
Turgut ÇAMER
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 50,25 | 50,25 |