Marksist düşünce ile Aristoteles felsefesi arasındaki ortaklıkları, koşutlukları, yöntemsel paralellikleri, felsefi hareket noktaları ve ereklerdeki uyuşmaları açığa çıkarmayı amaçlayan bu çalışma, “felsefe nedir?” sorusundan, bu sorunun Aristotelesçi bir tarzda ele alınmasından hareket etmekte ve bir “Aristotelesçi felsefe” biçimine ulaşmaktadır. Bu biçim bakımından kitabın temel iddiası, belli bir “bütünlük” anlayışının “Aristotelesçi felsefe”nin asli bir unsuru olduğu, Aristotelesçi felsefenin tüm felsefi meseleleri ele alışında, ontolojiden politikaya uzanan ve böylece ontoloji ile politikayı “bütünleyen”, “onto-politik” olarak adlandırılan felsefi bir biçime sahip olduğudur. Bu Aristotelesçi “bütünlük” kavrayışının, Marksist düşüncenin “diyalektik materyalizm” kavramlaştırmasının en asli temeli olduğu ve bu kavramlaştırmanın Aristoteles’te olduğu gibi, ontoloji ile politika arasında bir uzanım teşkil ettiği gösterilmektedir.
Ayrıca Marksist düşüncenin Aristotelesçi temelleri, “adalet” kavramının şemsiyesi altında kalan; ahlak, etik, erdem, teleoloji-deontoloji karşıtlığı, sınıf mücadelesi ve politik ekonomi gibi farklı felsefi bağlamlar ile toplumsal yaşama ilişkin; yabancılaşma, mutluluk, emek, boş zaman, kendini gerçekleştirme, iyi yaşam, komünizm gibi kavramlar bağlamında incelenmektedir.
Son tahlilde, günümüz dünyasının ekonomi, sosyoloji, politika, felsefe gibi pek çok alandaki problemleri bakımından Marksist düşünce ile Aristoteles felsefesinin birlikte ele alınmasının, “dünyanın değiştirilmesi” talebini karşılamak için gereken, Marx’ın ifadesiyle, proletaryanın felsefede bulduğu “manevi silahlar”dan biri olabileceği ve Marksist “komünizm” anlayışı ile Aristotelesçi “iyi yaşam” düşüncesinin birlikte ele alındığı “Aristotelesçi Sol” bir düşünüşün olanakları değerlendirilmektedir.
Marksist düşünce ile Aristoteles felsefesi arasındaki ortaklıkları, koşutlukları, yöntemsel paralellikleri, felsefi hareket noktaları ve ereklerdeki uyuşmaları açığa çıkarmayı amaçlayan bu çalışma, “felsefe nedir?” sorusundan, bu sorunun Aristotelesçi bir tarzda ele alınmasından hareket etmekte ve bir “Aristotelesçi felsefe” biçimine ulaşmaktadır. Bu biçim bakımından kitabın temel iddiası, belli bir “bütünlük” anlayışının “Aristotelesçi felsefe”nin asli bir unsuru olduğu, Aristotelesçi felsefenin tüm felsefi meseleleri ele alışında, ontolojiden politikaya uzanan ve böylece ontoloji ile politikayı “bütünleyen”, “onto-politik” olarak adlandırılan felsefi bir biçime sahip olduğudur. Bu Aristotelesçi “bütünlük” kavrayışının, Marksist düşüncenin “diyalektik materyalizm” kavramlaştırmasının en asli temeli olduğu ve bu kavramlaştırmanın Aristoteles’te olduğu gibi, ontoloji ile politika arasında bir uzanım teşkil ettiği gösterilmektedir.
Ayrıca Marksist düşüncenin Aristotelesçi temelleri, “adalet” kavramının şemsiyesi altında kalan; ahlak, etik, erdem, teleoloji-deontoloji karşıtlığı, sınıf mücadelesi ve politik ekonomi gibi farklı felsefi bağlamlar ile toplumsal yaşama ilişkin; yabancılaşma, mutluluk, emek, boş zaman, kendini gerçekleştirme, iyi yaşam, komünizm gibi kavramlar bağlamında incelenmektedir.
Son tahlilde, günümüz dünyasının ekonomi, sosyoloji, politika, felsefe gibi pek çok alandaki problemleri bakımından Marksist düşünce ile Aristoteles felsefesinin birlikte ele alınmasının, “dünyanın değiştirilmesi” talebini karşılamak için gereken, Marx’ın ifadesiyle, proletaryanın felsefede bulduğu “manevi silahlar”dan biri olabileceği ve Marksist “komünizm” anlayışı ile Aristotelesçi “iyi yaşam” düşüncesinin birlikte ele alındığı “Aristotelesçi Sol” bir düşünüşün olanakları değerlendirilmektedir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 167,25 | 167,25 |