Malatyalı Necâtî-i Sânî Divanı

Stok Kodu:
9786256579248
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
281
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%20 indirimli
220,00TL
176,00TL
9786256579248
779249
Malatyalı Necâtî-i Sânî Divanı
Malatyalı Necâtî-i Sânî Divanı
176.00

Eski Türk edebiyatının en köklü ve önemli sahalarından biri bugün “Klasik” vasfıyla nitelendirdiğimiz Divan Şiiri sahasıdır. Bu on asır içinde milletimizin duygu ve düşünce hayatını dille ifade etmede mükemmelliğe ulaşmış olan edebiyatımızın adı Divan Şiiri’dir. Türkler İslam medeniyeti dairesine girdikten sonra zamanla alfabelerini de değiştirmişler ve Arap harflerini kullanmaya başlamışlardır. Bu önemli değişiklik, Türklerin Anadolu’ya yerleşip burada Türkçeyi edebiyat ve devlet dili olarak geliştirmeleriyle birlikte bin yıllık muhteşem bir birikimi doğuracak sürecin de başlangıcı olmuştur. 1928’e kadar devam eden bu dönemin semeresi binlerce cilt kitap, henüz tasnifi bile tamamlanmamış milyonlarca arşiv belgesi; camileri, müzeleri süsleyen hüsnühat eserleri; her biri Balkanlardan Afrika’ya kadar yayılmış geniş bir coğrafyada silinmez bir mühür gibi duran kitabeler olarak önümüzdedir. Yahya Kemal’in de ifade ettiği gibi, bir milletin sanat ve edebiyatının –ne kadar keskin dönüşümler ve kopukluklar olursa olsun- bir bütün olduğu, telakkisi bu tür çalışmaların temel önermelerinden biri olarak karşımıza çıkar. İnsanoğlu nasıl sağlam bir hafızayla sağlıklı bir ruh hālinde bulunuyorsa milletler de öylece geçmişlerini hatırladıkları miktarda, onları toplum yapan kültürel aktarım zincirlerini muhafaza ettikleri sürece sağlıklı olabilirler. Toplumsal hafızanın yaşatılması, ancak yazılı metinlerin bilinip anlaşılmasıyla, okunmasıyla ve hatta günışığına çıkartılmasıyla mümkün olabilir.

Eski Türk edebiyatının en köklü ve önemli sahalarından biri bugün “Klasik” vasfıyla nitelendirdiğimiz Divan Şiiri sahasıdır. Bu on asır içinde milletimizin duygu ve düşünce hayatını dille ifade etmede mükemmelliğe ulaşmış olan edebiyatımızın adı Divan Şiiri’dir. Türkler İslam medeniyeti dairesine girdikten sonra zamanla alfabelerini de değiştirmişler ve Arap harflerini kullanmaya başlamışlardır. Bu önemli değişiklik, Türklerin Anadolu’ya yerleşip burada Türkçeyi edebiyat ve devlet dili olarak geliştirmeleriyle birlikte bin yıllık muhteşem bir birikimi doğuracak sürecin de başlangıcı olmuştur. 1928’e kadar devam eden bu dönemin semeresi binlerce cilt kitap, henüz tasnifi bile tamamlanmamış milyonlarca arşiv belgesi; camileri, müzeleri süsleyen hüsnühat eserleri; her biri Balkanlardan Afrika’ya kadar yayılmış geniş bir coğrafyada silinmez bir mühür gibi duran kitabeler olarak önümüzdedir. Yahya Kemal’in de ifade ettiği gibi, bir milletin sanat ve edebiyatının –ne kadar keskin dönüşümler ve kopukluklar olursa olsun- bir bütün olduğu, telakkisi bu tür çalışmaların temel önermelerinden biri olarak karşımıza çıkar. İnsanoğlu nasıl sağlam bir hafızayla sağlıklı bir ruh hālinde bulunuyorsa milletler de öylece geçmişlerini hatırladıkları miktarda, onları toplum yapan kültürel aktarım zincirlerini muhafaza ettikleri sürece sağlıklı olabilirler. Toplumsal hafızanın yaşatılması, ancak yazılı metinlerin bilinip anlaşılmasıyla, okunmasıyla ve hatta günışığına çıkartılmasıyla mümkün olabilir.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 176,00    176,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat