Bu kitap, büyük Türk şairi Mağcan Cumabayoğlu’nun 1923’te Taşkent’te Arap harfleriyle neşredilen ve o zamana kadar yazdığı şiirlerin tamamına yakınını içeren Mağcan Cumabayef Öleñderi adlı kitabının tertibi değiştirilmeden Latin harflerine ve mensur olarak Türkiye Türkçesine aktarılmış şiirlerinden oluşmaktadır. 159 şiirin yer aldığı eser, büyük Türkçü şairin kendisi hayattayken neşredilen son kitabıdır.
Her zaman milliyetçi faaliyetlerin içinde bulunan Mağcan, muhtelif zamanlarda Sovyet rejimi tarafından itham edilmiş, 1935 yılında, altı yıllık bir hapis hayatını takiben, Maksim Gorki’nin girişimiyle kurtarılmış; fakat 30 Aralık 1937’de Almatı’da tutuklanışından sonra bir daha kendisinden haber alınamamıştır. Stalinist terörün kurbanı olan Mağcan’ın eserlerinin okunması, bulundurulması, yayımlanması, hatta adının kitaplar ve yazılarda geçmesi 1929 yılından itibaren Sovyetler Birliği Komünist Partisi tarafından yasaklanmış, bu yasak 1988 yılı sonlarına kadar devam etmiştir.
Şimdi onun gerek lirik gerek Türkistan ve Türklük sevgisiyle şahlanan destansı diline tekrar kulak vermenin zamanıdır:
“Altın anamız olan yüksek Altay Dağları hatırda yok; kahraman hanlar, büyük adamlar unutuldu. Birlik, cemiyet, yiğitlik, gayret, baht ve namus… Ne varsa hepsini kötü kader yok etti. Altın devirden paha biçilmez bir işaret olarak, ışıklı bir yıldız olan ata dilim, sen kaldın. Okunup yazılmasan da eski ve zengin olan dilim! Temiz, derin, keskin, güçlü ve geniş dilim! Sen, dağılmış Türk çocuklarını mübarek elinle bağrına çekebilirsin!”
Bu kitap, büyük Türk şairi Mağcan Cumabayoğlu’nun 1923’te Taşkent’te Arap harfleriyle neşredilen ve o zamana kadar yazdığı şiirlerin tamamına yakınını içeren Mağcan Cumabayef Öleñderi adlı kitabının tertibi değiştirilmeden Latin harflerine ve mensur olarak Türkiye Türkçesine aktarılmış şiirlerinden oluşmaktadır. 159 şiirin yer aldığı eser, büyük Türkçü şairin kendisi hayattayken neşredilen son kitabıdır.
Her zaman milliyetçi faaliyetlerin içinde bulunan Mağcan, muhtelif zamanlarda Sovyet rejimi tarafından itham edilmiş, 1935 yılında, altı yıllık bir hapis hayatını takiben, Maksim Gorki’nin girişimiyle kurtarılmış; fakat 30 Aralık 1937’de Almatı’da tutuklanışından sonra bir daha kendisinden haber alınamamıştır. Stalinist terörün kurbanı olan Mağcan’ın eserlerinin okunması, bulundurulması, yayımlanması, hatta adının kitaplar ve yazılarda geçmesi 1929 yılından itibaren Sovyetler Birliği Komünist Partisi tarafından yasaklanmış, bu yasak 1988 yılı sonlarına kadar devam etmiştir.
Şimdi onun gerek lirik gerek Türkistan ve Türklük sevgisiyle şahlanan destansı diline tekrar kulak vermenin zamanıdır:
“Altın anamız olan yüksek Altay Dağları hatırda yok; kahraman hanlar, büyük adamlar unutuldu. Birlik, cemiyet, yiğitlik, gayret, baht ve namus… Ne varsa hepsini kötü kader yok etti. Altın devirden paha biçilmez bir işaret olarak, ışıklı bir yıldız olan ata dilim, sen kaldın. Okunup yazılmasan da eski ve zengin olan dilim! Temiz, derin, keskin, güçlü ve geniş dilim! Sen, dağılmış Türk çocuklarını mübarek elinle bağrına çekebilirsin!”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 104,00 | 104,00 |