Mustafa Kemal Paşa'nın en yakın arkadaşlarından biri ve başyaveri Salih Bozok'un hiçbir yerde yayınlanmamış anıları ve onun gözünden Atatürk'ün özel hayatından bilinmeyen kesitler… Atatürk'e tapan iki kadın… Fikriye ve Latife hanımların Atatürk'ün hayatındaki yerleri ve seyirleri… Biri, Kurtuluş Savaşı öncesinden beri onunla olan Fikriye Hanım, diğeri İzmir yangını sebebiyle Paşa'yla tanışan ve yeni bir yangına tutulan Latife Hanım…
"Sofra altüst olmuş, yemek herkesin burnundan gelecek. Mustafa Mecdi Bey dayanamamış, bir kağıda: 'Ya şimdi susarsın ya da "boş" kağıdını yazarım.' diye yazmış. Makbule Hanım'ın, kağıdı okumasıyla susması bir olmuş. Kalkmış, yemek yemeden yatağa çekilmiş.
Arada, bu patırtılar kopardı ama; Fikriye Hanım'lı Çankaya, yine de iyiydi. Bu ufak tefek patırtıları bir kenara koyarsak, savaş günlerinin bütün mahrumiyetlerine, tehlikelerine, heyecanlarına, fırtınalarına rağmen Çankaya, Fikriye Hanım'ın sayesinde hiç güneşsiz kalmadı. Ama, Türk ordularının İzmir'e varmasıyla birlikte, Fikriye Hanım'lı Çankaya'ya kocaman bulutlar yığılmaya başlamış... Önce kadınsı bir sezgiyle İzmir'den kuşkulanmış; hele Latife Hanım'ın adı gazetelere geçince, Fikriye Hanım'lı Çankaya sofrası tatsız akşamlar yaşamaya başlamış!..
Zaten Fikriye; halkın, "ince hastalık" dediği ciğer tüberkülozu çekiyordu...
Bu olayların getirdiği keder ve endişe, hastalığı daha da kamçıladı...
Münih'te bir sanatoryuma tedavi için gönderildi...
Dönüşünü, Çankaya'ya kabul edilmeyişini, beni arayışını ve Çankaya'dan dönerken, faytonda kalbine bir kurşun sıkışını anlatmaya dilim varmıyor...
Bugün düşünüyorum da, Latife ortaya çıkmasaydı, acaba Fikriye için Mustafa Kemal Paşa ile evlenme ümidi var mıydı? Hayır, böyle bir ihtimal yine de yoktu, sanırım..."
Mustafa Kemal Paşa'nın en yakın arkadaşlarından biri ve başyaveri Salih Bozok'un hiçbir yerde yayınlanmamış anıları ve onun gözünden Atatürk'ün özel hayatından bilinmeyen kesitler… Atatürk'e tapan iki kadın… Fikriye ve Latife hanımların Atatürk'ün hayatındaki yerleri ve seyirleri… Biri, Kurtuluş Savaşı öncesinden beri onunla olan Fikriye Hanım, diğeri İzmir yangını sebebiyle Paşa'yla tanışan ve yeni bir yangına tutulan Latife Hanım…
"Sofra altüst olmuş, yemek herkesin burnundan gelecek. Mustafa Mecdi Bey dayanamamış, bir kağıda: 'Ya şimdi susarsın ya da "boş" kağıdını yazarım.' diye yazmış. Makbule Hanım'ın, kağıdı okumasıyla susması bir olmuş. Kalkmış, yemek yemeden yatağa çekilmiş.
Arada, bu patırtılar kopardı ama; Fikriye Hanım'lı Çankaya, yine de iyiydi. Bu ufak tefek patırtıları bir kenara koyarsak, savaş günlerinin bütün mahrumiyetlerine, tehlikelerine, heyecanlarına, fırtınalarına rağmen Çankaya, Fikriye Hanım'ın sayesinde hiç güneşsiz kalmadı. Ama, Türk ordularının İzmir'e varmasıyla birlikte, Fikriye Hanım'lı Çankaya'ya kocaman bulutlar yığılmaya başlamış... Önce kadınsı bir sezgiyle İzmir'den kuşkulanmış; hele Latife Hanım'ın adı gazetelere geçince, Fikriye Hanım'lı Çankaya sofrası tatsız akşamlar yaşamaya başlamış!..
Zaten Fikriye; halkın, "ince hastalık" dediği ciğer tüberkülozu çekiyordu...
Bu olayların getirdiği keder ve endişe, hastalığı daha da kamçıladı...
Münih'te bir sanatoryuma tedavi için gönderildi...
Dönüşünü, Çankaya'ya kabul edilmeyişini, beni arayışını ve Çankaya'dan dönerken, faytonda kalbine bir kurşun sıkışını anlatmaya dilim varmıyor...
Bugün düşünüyorum da, Latife ortaya çıkmasaydı, acaba Fikriye için Mustafa Kemal Paşa ile evlenme ümidi var mıydı? Hayır, böyle bir ihtimal yine de yoktu, sanırım..."
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 100,00 | 100,00 |