Elinizdeki Kitap...
Son Sahife'ye geldiğinizde, edineceğiniz kanaatı hatırlıyor ve kederleniyorum. Ama göz kapayamayacağız gerçek değişmiyor: İkinci Meşrutiyet'in sekiz ay yirmi birinci günü patlak vermiş o korkunç gericilik ayaklanışın yapısında, inanılması güç gaflet ve basiretsizliğin ibretli izleri vardır. Derlenip toplarlanmadıkça her zaman karşısında olacağımız benzer felaketler... Kanlı / kinli ayaklanmanın seksen beşinci yılı 1994'de, elinizdeki kitabın ilk baskısındaki kapak arkasındaki yer almış sözlerimi aynen tekrarlıyorum:
İkinci Meşrutiyet 23 Temmuz 1908'de ilan edildi.
1876 Birinci Meşrutiyetinden sonraki otuz iki yıllık çileli - kanlı - kinli mücadele yıllarının sonunda...
Tarihlerimizin kısaca Otuz Bir Mart İrticası olarak adlandırdığı gözü dünmüş ayaklanma, İkinci Meşrutiyetin sekiz ay yirmi birinci günü (13 Nisan 1909) da patladı: Gaflet örülü sen - ben çekişmesinin gözleri kör, kulakları sağır ettiği sahipsiz yollardan pervasız aşarak: Devlet merkezi İstanbul'da kışlalar, Otuz Mart 1328'i, Otuz Bir Mart'a bağlayan gece boşalmış, şafakla beraber koca şehir on bir gün kan - ateş içinde kalmıştı.
Neden? Niçin?
"Şeriat isteriz!" avazeleri görünür sebeb'di.
Aradan seksen beş yıl geçti: Bugün 1994...
O günlerin geri dönüşünün mirasının, yön değiştirmiş ayak seslerini duymak isterseniz elinizdeki kitabı lütfen dikkatle okuyunuz. Duygularınız, düşünceleriniz, tercihleriniz ne olursa olsun veraset yolundakilerin Sizden bazı istekleri olduğunu anlayacaksınız: Rejimi, genel yaşantıyı, ve de, inançları ellerine almak ödünsüz kararları içinde...
Aradan beş yıl daha geçmiştir: 1999 Otuz Bir Mart'ın doksanıncı yıldönümüdür.
Mevzu üzerinde ferd - toplum - millet - devlet olarak içinde bulunduğumuz şartlar, yarınlar için sizlere huzur veriyorsa "acı bir geçmişi hatırladım" deyiniz. Bu huzurdan yoksun olduğunuz duyganlığa, hatta vatanseverlik ve çağ haysiyetine sahipseniz bu yolda vazifeleriniz olduğunu düşününüz.
Elinizdeki Kitap...
Son Sahife'ye geldiğinizde, edineceğiniz kanaatı hatırlıyor ve kederleniyorum. Ama göz kapayamayacağız gerçek değişmiyor: İkinci Meşrutiyet'in sekiz ay yirmi birinci günü patlak vermiş o korkunç gericilik ayaklanışın yapısında, inanılması güç gaflet ve basiretsizliğin ibretli izleri vardır. Derlenip toplarlanmadıkça her zaman karşısında olacağımız benzer felaketler... Kanlı / kinli ayaklanmanın seksen beşinci yılı 1994'de, elinizdeki kitabın ilk baskısındaki kapak arkasındaki yer almış sözlerimi aynen tekrarlıyorum:
İkinci Meşrutiyet 23 Temmuz 1908'de ilan edildi.
1876 Birinci Meşrutiyetinden sonraki otuz iki yıllık çileli - kanlı - kinli mücadele yıllarının sonunda...
Tarihlerimizin kısaca Otuz Bir Mart İrticası olarak adlandırdığı gözü dünmüş ayaklanma, İkinci Meşrutiyetin sekiz ay yirmi birinci günü (13 Nisan 1909) da patladı: Gaflet örülü sen - ben çekişmesinin gözleri kör, kulakları sağır ettiği sahipsiz yollardan pervasız aşarak: Devlet merkezi İstanbul'da kışlalar, Otuz Mart 1328'i, Otuz Bir Mart'a bağlayan gece boşalmış, şafakla beraber koca şehir on bir gün kan - ateş içinde kalmıştı.
Neden? Niçin?
"Şeriat isteriz!" avazeleri görünür sebeb'di.
Aradan seksen beş yıl geçti: Bugün 1994...
O günlerin geri dönüşünün mirasının, yön değiştirmiş ayak seslerini duymak isterseniz elinizdeki kitabı lütfen dikkatle okuyunuz. Duygularınız, düşünceleriniz, tercihleriniz ne olursa olsun veraset yolundakilerin Sizden bazı istekleri olduğunu anlayacaksınız: Rejimi, genel yaşantıyı, ve de, inançları ellerine almak ödünsüz kararları içinde...
Aradan beş yıl daha geçmiştir: 1999 Otuz Bir Mart'ın doksanıncı yıldönümüdür.
Mevzu üzerinde ferd - toplum - millet - devlet olarak içinde bulunduğumuz şartlar, yarınlar için sizlere huzur veriyorsa "acı bir geçmişi hatırladım" deyiniz. Bu huzurdan yoksun olduğunuz duyganlığa, hatta vatanseverlik ve çağ haysiyetine sahipseniz bu yolda vazifeleriniz olduğunu düşününüz.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 186,00 | 186,00 |