Bir kızın büyüme yolculuğunu yazlık evinin gözünden anlatan Küçük Mavi Kulübe aile alışkanlıkları, nesillerarası değerlerin aktarımı, mevsim geçişlerinin ruhsallık üzerindeki etkilerinin yanı sıra beklemek, özlem duymak, kavuşmak ve aidiyet gibi temalar üzerine bizleri düşünmeye davet ediyor.
İç ve dış dünyamız arasında geçiş alanı olan evlerimiz, bebeklikten yetişkinliğe tüm değişim ve dönüşüm dönemlerimize eşlik eden “güvenli üs” gibidir. Hepimiz için bazen keyif verici, bazen de hüzünlü deneyimlerle dolu olsa da kuşkusuz en değerli anılarımızın hafızalarımıza kaydolduğu ortak yaşam alanlarıdır aynı zamanda… Ev, kapsayıcı özelliği sayesinde düş kurabilmeye olanak sağlar. Küçük bir çocukken evin içinde oynanan oyunlarla gerçek hayattaki önemli karşılaşmalara ilk hazırlıklar yapılır. Gençlik yıllarında evin duvarları arzu nesnelerinin posterleriyle kaplanır, odaların içi kimlik arayışının sesi olan şarkılarla uğuldanır ve aynalar kendini keşfetmeye çalışan gencin beden yansımalarıyla dolup taşar. Yetişkinlikte ise önemli başlangıçların provalarının yapıldığı yere, aynı zamanda aile için de kıymetli bir habitata dönüşür.
Bir de yazlık evler vardır… Kışlık evlere göre içerinin daha çok dışarı taştığı, dışarının da iç mekana katıldığı bu keyif veren yerler, yeni bir okul veya iş dönemine başlamadan önceki mola alanlarıdır. Ayrılırken hüzün veren ancak her yaz yeniden kavuşmanın heyecanın da kolay yitirilmediği bu iç ısıtan sığınaklar yaşamımızı gözden geçirebilmek adına bizlere her sene yeni şans verir. Tüm bu deneyimleri şiirsel hikayesinin içine sığdıran Küçük Mavi Kulübe, evlerimizle olan karşılıklı ilişkimizin farkına varmamıza yardımcı oluyor. Bir kızın büyüme yolculuğunu yazlık evinin gözünden anlatan bu sıradışı hikaye, kızın ve koydaki evinin birbirlerinden nasıl etkilendiklerini ve birbirlerinin gelişimlerine nasıl katkı sağladıklarını konu ediniyor. Bir evin bakışı ve hisleri üzerinden aile alışkanlıkları, nesillerarası değerlerin aktarımı, mevsim geçişlerinin ruhsallık üzerindeki etkilerinin yanı sıra beklemek, özlem duymak, kavuşmak ve aidiyet gibi temalar üzerine bizleri düşünmeye davet ediyor.
Petek Halman Kara’nın önsözü ve Hayriye Selen İyicil’in şiirsel çevirisiyle bu kitap, kendi güvenli alanlarımız üzerine düşünmek ve bu konuda çocuklara farkındalık yaratmak adına değerli bir kaynak olacak.
Bir kızın büyüme yolculuğunu yazlık evinin gözünden anlatan Küçük Mavi Kulübe aile alışkanlıkları, nesillerarası değerlerin aktarımı, mevsim geçişlerinin ruhsallık üzerindeki etkilerinin yanı sıra beklemek, özlem duymak, kavuşmak ve aidiyet gibi temalar üzerine bizleri düşünmeye davet ediyor.
İç ve dış dünyamız arasında geçiş alanı olan evlerimiz, bebeklikten yetişkinliğe tüm değişim ve dönüşüm dönemlerimize eşlik eden “güvenli üs” gibidir. Hepimiz için bazen keyif verici, bazen de hüzünlü deneyimlerle dolu olsa da kuşkusuz en değerli anılarımızın hafızalarımıza kaydolduğu ortak yaşam alanlarıdır aynı zamanda… Ev, kapsayıcı özelliği sayesinde düş kurabilmeye olanak sağlar. Küçük bir çocukken evin içinde oynanan oyunlarla gerçek hayattaki önemli karşılaşmalara ilk hazırlıklar yapılır. Gençlik yıllarında evin duvarları arzu nesnelerinin posterleriyle kaplanır, odaların içi kimlik arayışının sesi olan şarkılarla uğuldanır ve aynalar kendini keşfetmeye çalışan gencin beden yansımalarıyla dolup taşar. Yetişkinlikte ise önemli başlangıçların provalarının yapıldığı yere, aynı zamanda aile için de kıymetli bir habitata dönüşür.
Bir de yazlık evler vardır… Kışlık evlere göre içerinin daha çok dışarı taştığı, dışarının da iç mekana katıldığı bu keyif veren yerler, yeni bir okul veya iş dönemine başlamadan önceki mola alanlarıdır. Ayrılırken hüzün veren ancak her yaz yeniden kavuşmanın heyecanın da kolay yitirilmediği bu iç ısıtan sığınaklar yaşamımızı gözden geçirebilmek adına bizlere her sene yeni şans verir. Tüm bu deneyimleri şiirsel hikayesinin içine sığdıran Küçük Mavi Kulübe, evlerimizle olan karşılıklı ilişkimizin farkına varmamıza yardımcı oluyor. Bir kızın büyüme yolculuğunu yazlık evinin gözünden anlatan bu sıradışı hikaye, kızın ve koydaki evinin birbirlerinden nasıl etkilendiklerini ve birbirlerinin gelişimlerine nasıl katkı sağladıklarını konu ediniyor. Bir evin bakışı ve hisleri üzerinden aile alışkanlıkları, nesillerarası değerlerin aktarımı, mevsim geçişlerinin ruhsallık üzerindeki etkilerinin yanı sıra beklemek, özlem duymak, kavuşmak ve aidiyet gibi temalar üzerine bizleri düşünmeye davet ediyor.
Petek Halman Kara’nın önsözü ve Hayriye Selen İyicil’in şiirsel çevirisiyle bu kitap, kendi güvenli alanlarımız üzerine düşünmek ve bu konuda çocuklara farkındalık yaratmak adına değerli bir kaynak olacak.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 150,50 | 150,50 |