Kara, çekik gözlerini uyku almış, aç oğul
On iki ince kemiğin kırılmış Boğaç oğul
Tatlı canın seyrandaymış yakala ki gitmesin
Azrail atına binip dünyayı terk etmesin
Öz gövdende canın varsa oğul haber ver bana
Kara başım kurban olsun, feda olsun yoluna
Kazılık Dağı, suların
Akarken akmaz olsun
Bağrında biten otların
Çıkarken çıkmaz olsun
Oğuz gülün, nevruz gülün
Kokarken kokmaz olsun
Geyiklerin taşa dönsün
Sekerken sekmez olsun
Beri gel sütünü emdiğim ana
Kazılık Dağı'nın günahı yoktur
Beddua eyleme boşu boşuna
Kazılık Dağı'nın günahı yoktur
Akan sularından kemlik görmedim
Biten otlarından bela dermedim
Aslana, kaplana fırsat vermedim
Kazılık Dağı'nın günahı yoktur
Geyiği taşlarda seker sessizce
Tavşanı korkarak çıkar sessizce
Bir deresi vardır akar sessizce
Kazılık Dağı'nın günahı yoktur
Dede Korkut Oğuznamesi, on iki hikaye ve bir mukaddimeden oluşur; sözlü halk edebiyatının en önemli temsilcisi olan bu destansı hikayeler 15. asrın sonları ile 16. asrın başlarında yazıya geçirilmiştir. Oğuzların yaşayış şekline, gelenek göreneklerine dair bilgiler, diğer kavimlerle yaptıkları mücadeleler, han ve beyler hakkında methiyeler, kahramanlıklar, hikmetli sözler, tarihimizin bu merak edilen dönemine dair ayrıntılı bilgi sağlarken aynı zamanda bunların anlatım gücü, söyleyiş incelikleri bakımından hala etkisini koruması bu eseri hem Türk hem dünya edebiyatı için çok kıymetli yapmaktadır.
Boğaç Han, Beyrek, Deli Dumrul, Bayındır Han gibi Oğuz beylerinin ve kahramanlarının başlarından geçen olaylar sürükleyiciliği ve anlatılış biçimiyle okuyucuyu kendine çeker. Eserin orijinalinde nazım ve nesir bir arada verilmiştir. Yazarımız Kenan Çarboğa ise “Korkutname”de, beş hikayeyi tamamen hece ölçüsü kullanıp nazım halde yeniden ele alarak Türk edebiyatına değerli bir katkıda bulunurken, edebiyat severlerin keyifle okuyacağı bir eser meydana getirmiştir.
Kara, çekik gözlerini uyku almış, aç oğul
On iki ince kemiğin kırılmış Boğaç oğul
Tatlı canın seyrandaymış yakala ki gitmesin
Azrail atına binip dünyayı terk etmesin
Öz gövdende canın varsa oğul haber ver bana
Kara başım kurban olsun, feda olsun yoluna
Kazılık Dağı, suların
Akarken akmaz olsun
Bağrında biten otların
Çıkarken çıkmaz olsun
Oğuz gülün, nevruz gülün
Kokarken kokmaz olsun
Geyiklerin taşa dönsün
Sekerken sekmez olsun
Beri gel sütünü emdiğim ana
Kazılık Dağı'nın günahı yoktur
Beddua eyleme boşu boşuna
Kazılık Dağı'nın günahı yoktur
Akan sularından kemlik görmedim
Biten otlarından bela dermedim
Aslana, kaplana fırsat vermedim
Kazılık Dağı'nın günahı yoktur
Geyiği taşlarda seker sessizce
Tavşanı korkarak çıkar sessizce
Bir deresi vardır akar sessizce
Kazılık Dağı'nın günahı yoktur
Dede Korkut Oğuznamesi, on iki hikaye ve bir mukaddimeden oluşur; sözlü halk edebiyatının en önemli temsilcisi olan bu destansı hikayeler 15. asrın sonları ile 16. asrın başlarında yazıya geçirilmiştir. Oğuzların yaşayış şekline, gelenek göreneklerine dair bilgiler, diğer kavimlerle yaptıkları mücadeleler, han ve beyler hakkında methiyeler, kahramanlıklar, hikmetli sözler, tarihimizin bu merak edilen dönemine dair ayrıntılı bilgi sağlarken aynı zamanda bunların anlatım gücü, söyleyiş incelikleri bakımından hala etkisini koruması bu eseri hem Türk hem dünya edebiyatı için çok kıymetli yapmaktadır.
Boğaç Han, Beyrek, Deli Dumrul, Bayındır Han gibi Oğuz beylerinin ve kahramanlarının başlarından geçen olaylar sürükleyiciliği ve anlatılış biçimiyle okuyucuyu kendine çeker. Eserin orijinalinde nazım ve nesir bir arada verilmiştir. Yazarımız Kenan Çarboğa ise “Korkutname”de, beş hikayeyi tamamen hece ölçüsü kullanıp nazım halde yeniden ele alarak Türk edebiyatına değerli bir katkıda bulunurken, edebiyat severlerin keyifle okuyacağı bir eser meydana getirmiştir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 21,60 | 21,60 |