B. Sadık Albayrak'ın Doğu Kitabevi'den çıkan 5. kitabı Kopuş Sahneleri, Metalaşan Sanat ve Sinema Üzerine Eleştiriler altbaşlığını taşıyor.
Brecht'in, “Bir gün gelecek, zaman bizim olacak, bizim...” dizeleriyle başlayan Kopuş Sahneleri, zamanın, yaşamı üreten emekçilerin olması için kıyasıya sürdürülen eleştirel bir mücadeleyi somutluyor. Yazar, kapitalist sistemin kültüründen özgürleşmek için bilgilenmeye ve bilgilendirmeye çalışıyor. Her şeyi pazara indiren sermaye kültüründen kopuşun zorunluluğunu savunuyor. Edebiyat, sinema ve genel olarak sanatı ele alıyor.
Kopuş Sahneleri'nde eleştirinin spot ışıklarının bir an düştüğü ve hızla gösterdiği kısa sahneler var. Bu, en çok ışığın ve sahnenin sanatı sinemaya uygun düşüyor ve kitabın ağırlığını sinema eleştirileri oluşturuyor. Bazen, bir yazarın geriye kalan vesikalık fotoğrafını tartışmak zorunda kalabiliyor yazar...
Resimlerinin altın değerinde olduğunu söyleyen bir ressamın izini sürdüğünde, CIA ve Rockfeller ile karşılaşabiliyor... Romantik bir aşk öyküsünün karlı Rusya steplerine uzanan öyküsünden, emperyalist ideolojinin devrime düşmanca bakışını okuyabiliyor...
B. Sadık Albayrak'a göre, “Yeni kuşaklar, özgürleşmiş zamanlar ve mekânlara koşacaklarsa, sermayenin bilincimiz ve duyarlılığımız üstündeki tahakkümünden kurtulmak zorundalar. Gezi kuşağı ve biz, hepimiz sermayenin sinema, edebiyat, sanatından külliyen kopmak zorundayız. Kopuş Sahneleri, bu alanda yirmi beş yıllık bir eleştirel mücadelenin kimi izdüşümlerini taşıyor ve bu zorunluluğun somut örneklerini yeni kuşaklara taşıyor.”
B. Sadık Albayrak'ın Doğu Kitabevi'den çıkan 5. kitabı Kopuş Sahneleri, Metalaşan Sanat ve Sinema Üzerine Eleştiriler altbaşlığını taşıyor.
Brecht'in, “Bir gün gelecek, zaman bizim olacak, bizim...” dizeleriyle başlayan Kopuş Sahneleri, zamanın, yaşamı üreten emekçilerin olması için kıyasıya sürdürülen eleştirel bir mücadeleyi somutluyor. Yazar, kapitalist sistemin kültüründen özgürleşmek için bilgilenmeye ve bilgilendirmeye çalışıyor. Her şeyi pazara indiren sermaye kültüründen kopuşun zorunluluğunu savunuyor. Edebiyat, sinema ve genel olarak sanatı ele alıyor.
Kopuş Sahneleri'nde eleştirinin spot ışıklarının bir an düştüğü ve hızla gösterdiği kısa sahneler var. Bu, en çok ışığın ve sahnenin sanatı sinemaya uygun düşüyor ve kitabın ağırlığını sinema eleştirileri oluşturuyor. Bazen, bir yazarın geriye kalan vesikalık fotoğrafını tartışmak zorunda kalabiliyor yazar...
Resimlerinin altın değerinde olduğunu söyleyen bir ressamın izini sürdüğünde, CIA ve Rockfeller ile karşılaşabiliyor... Romantik bir aşk öyküsünün karlı Rusya steplerine uzanan öyküsünden, emperyalist ideolojinin devrime düşmanca bakışını okuyabiliyor...
B. Sadık Albayrak'a göre, “Yeni kuşaklar, özgürleşmiş zamanlar ve mekânlara koşacaklarsa, sermayenin bilincimiz ve duyarlılığımız üstündeki tahakkümünden kurtulmak zorundalar. Gezi kuşağı ve biz, hepimiz sermayenin sinema, edebiyat, sanatından külliyen kopmak zorundayız. Kopuş Sahneleri, bu alanda yirmi beş yıllık bir eleştirel mücadelenin kimi izdüşümlerini taşıyor ve bu zorunluluğun somut örneklerini yeni kuşaklara taşıyor.”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 97,50 | 97,50 |