Osmanlı da dâhil bütün dünya, 16. yüzyıldan itibaren kendi sistemlerini koruyamayarak Batı veya Batı’nın iktisadi sistemi olan kapitalizm karşısında yenilgiye uğramış ve bu yenilgi, bugün de bağımlılık veya entegrasyon şeklinde devam etmektedir. Bu yenilginin sonucunda Batı dışı ülkelerin kaynakları Batı’ya akmaya başlamış ve bütün dünya, azgelişmişliğe mahkûm edilmiştir.
Bu süreci “geçiş, ayrışma, dönüşüm, modernleşme” gibi kavramlarla inceleyen çalışmalar, bir yandan kapitalizmin gelişme dinamiklerini anlama üzerine yoğunlaşırken diğer yandan Batı dışı toplumların kapitalizm karşısında yaşadıkları yenilginin nedenlerine odaklanmıştır. Söz konusu konuyu Marksistler “kapitalizme geçiş” üzerinden ele alırken liberal okul, “modernleşme” başlığı altında incelemiştir.
Ancak bu çalışmaların büyük kısmı Batılılara aittir ve önemli ölçüde Batı merkezcilikle maluldür. Batı’nın gelişimine ve Batı dışı toplumların yenilgisine dair üretilen kavram ve teoriler, Batı’nın emperyalist hegemonyasına hizmet etmiştir.
Kapitalizme entegrasyon süreci ve nihayetinde kapitalizme entegre olan Osmanlı klasik sistemi, 1960’lardan itibaren “üretim tarzı” başlığı altında Türkiye’de de ele alınmış ve tartışılmıştır. Batı’da geliştirilen kavram ve teorileri Osmanlı’ya uygulayan, bunlardaki Batı merkezciliği sorunsallaştırmayan ve bunların Osmanlı’daki ekonomik sistemle uyumluluğunu dikkate almayanların entegrist yaklaşımı oluşturduğu kabul edilmiştir.
Bu kitapta, Osmanlı’daki ekonomik sistemin anlaşılıp açıklanabilmesini sağlayacak bir kavramsal çerçeveye ulaşılmaya çalışılmış ve bunun için Batı merkezci kavram ve teoriler sorgulanmıştır. Bu sorgulama, öncelikle üretim kavramının analizinde uygulanmış ve üretimin temel faktörü olan emek veya emek sahibini ifade eden insan kavramı ele alınarak farklı bir tanım önerilmiştir.
Osmanlı da dâhil bütün dünya, 16. yüzyıldan itibaren kendi sistemlerini koruyamayarak Batı veya Batı’nın iktisadi sistemi olan kapitalizm karşısında yenilgiye uğramış ve bu yenilgi, bugün de bağımlılık veya entegrasyon şeklinde devam etmektedir. Bu yenilginin sonucunda Batı dışı ülkelerin kaynakları Batı’ya akmaya başlamış ve bütün dünya, azgelişmişliğe mahkûm edilmiştir.
Bu süreci “geçiş, ayrışma, dönüşüm, modernleşme” gibi kavramlarla inceleyen çalışmalar, bir yandan kapitalizmin gelişme dinamiklerini anlama üzerine yoğunlaşırken diğer yandan Batı dışı toplumların kapitalizm karşısında yaşadıkları yenilginin nedenlerine odaklanmıştır. Söz konusu konuyu Marksistler “kapitalizme geçiş” üzerinden ele alırken liberal okul, “modernleşme” başlığı altında incelemiştir.
Ancak bu çalışmaların büyük kısmı Batılılara aittir ve önemli ölçüde Batı merkezcilikle maluldür. Batı’nın gelişimine ve Batı dışı toplumların yenilgisine dair üretilen kavram ve teoriler, Batı’nın emperyalist hegemonyasına hizmet etmiştir.
Kapitalizme entegrasyon süreci ve nihayetinde kapitalizme entegre olan Osmanlı klasik sistemi, 1960’lardan itibaren “üretim tarzı” başlığı altında Türkiye’de de ele alınmış ve tartışılmıştır. Batı’da geliştirilen kavram ve teorileri Osmanlı’ya uygulayan, bunlardaki Batı merkezciliği sorunsallaştırmayan ve bunların Osmanlı’daki ekonomik sistemle uyumluluğunu dikkate almayanların entegrist yaklaşımı oluşturduğu kabul edilmiştir.
Bu kitapta, Osmanlı’daki ekonomik sistemin anlaşılıp açıklanabilmesini sağlayacak bir kavramsal çerçeveye ulaşılmaya çalışılmış ve bunun için Batı merkezci kavram ve teoriler sorgulanmıştır. Bu sorgulama, öncelikle üretim kavramının analizinde uygulanmış ve üretimin temel faktörü olan emek veya emek sahibini ifade eden insan kavramı ele alınarak farklı bir tanım önerilmiştir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 308,70 | 308,70 |