Kitab-ı Dede Korkut ve Bulanık Mantık
Kamal Abdulla ve Rafik Aliyev tarafından yazılan bu eserde ilk defa bulanık mantığın ilkeleri bir halk destanına uygulanmıştır. Bulanık mantık, Aristoteles'in formel mantığına bir cevap gibi ortaya çıkmıştır. Aristoteles, kendi hayat tecrübesinden hareketle itirazları kabul etmeyen kesin bir tavırla şöyle demiştir: “Bir insan ya ölüdür ya diridir”. Ona göre başka seçenek yoktu. Sadece Platon bu boşlukta üçüncü bir ihtimalin olduğunu göstermeye teşebbüs etti. Ancak onun fikri hiç kimseye çekici gelmedi. 1920'lerde, Polonyalı bilim adamı Jan Lukasiewicz, bu karşıt kutuplar arasında “üç değerli mantık” teklifini ileri sürdü. Ancak bu fikir geniş çapta kabul görmedi. Daha sonra Macar asıllı Amerikalı âlim Fon Neyman'ın iki kutuplu mantık zincirine getirdiği “belki” ilavesi ortaya atıldı. Aristo'dan sonraki bu eklemeler gözden kaçmasa da ciddi ve tutarlı bir şekilde devam edemedi. Kutuplar arasında hâlâ büyük bir boşluk hissedilmekteydi. Nihayet, 1965 yılında Lütfi Zade kesilmez (kırılmaz) “değer mantığı” teorisini geliştirdi ve “doğru” ve “yanlış” kutupları arasında sonsuz sayıda ihtimaller olduğu fikrini ortaya attı.
Bu kitabın yazılmasının yani Kitab-ı Dede Korkut gibi halkın kadim tarihini, onun düşünce tarzını ortaya koyan bir destana bulanık mantığın uygulanmasının, büyük bilim adamı Lütfi Zade'nin bu hayalinin gerçekleşmesine küçük bir katkı olması umulur. Böyle bir başlangıç, tarihimiz boyunca kendini gösteren diğer edebî ve kültürel metinlerde gizli veya açık olarak var olan bulanıklık örneklerini ortaya çıkarmak için bir itici güç olabilir.
Kamal Abdulla ve Rafik Aliyev tarafından yazılan bu eserde ilk defa bulanık mantığın ilkeleri bir halk destanına uygulanmıştır. Bulanık mantık, Aristoteles'in formel mantığına bir cevap gibi ortaya çıkmıştır. Aristoteles, kendi hayat tecrübesinden hareketle itirazları kabul etmeyen kesin bir tavırla şöyle demiştir: “Bir insan ya ölüdür ya diridir”. Ona göre başka seçenek yoktu. Sadece Platon bu boşlukta üçüncü bir ihtimalin olduğunu göstermeye teşebbüs etti. Ancak onun fikri hiç kimseye çekici gelmedi. 1920'lerde, Polonyalı bilim adamı Jan Lukasiewicz, bu karşıt kutuplar arasında “üç değerli mantık” teklifini ileri sürdü. Ancak bu fikir geniş çapta kabul görmedi. Daha sonra Macar asıllı Amerikalı âlim Fon Neyman'ın iki kutuplu mantık zincirine getirdiği “belki” ilavesi ortaya atıldı. Aristo'dan sonraki bu eklemeler gözden kaçmasa da ciddi ve tutarlı bir şekilde devam edemedi. Kutuplar arasında hâlâ büyük bir boşluk hissedilmekteydi. Nihayet, 1965 yılında Lütfi Zade kesilmez (kırılmaz) “değer mantığı” teorisini geliştirdi ve “doğru” ve “yanlış” kutupları arasında sonsuz sayıda ihtimaller olduğu fikrini ortaya attı.
Bu kitabın yazılmasının yani Kitab-ı Dede Korkut gibi halkın kadim tarihini, onun düşünce tarzını ortaya koyan bir destana bulanık mantığın uygulanmasının, büyük bilim adamı Lütfi Zade'nin bu hayalinin gerçekleşmesine küçük bir katkı olması umulur. Böyle bir başlangıç, tarihimiz boyunca kendini gösteren diğer edebî ve kültürel metinlerde gizli veya açık olarak var olan bulanıklık örneklerini ortaya çıkarmak için bir itici güç olabilir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 58,50 | 58,50 |