Kitap Osmanlıca (aslına uygun) ve Türkçe olarak yeniden hazırlanmıştır.
M. Esad Efendi’nin derlediği Kenzü’l-İrfân isimli bu eseri zamanında büyük hüsn-ü kabule mazhar olmuştur.
Türkçe’yi kullanmaktaki liyakatı ve şiirlerindeki başarısını Necip Fazıl şöyle ifade etmektedir. “Es’âd Efendi’nin Kenzü’l İrfan isimli eserinde asli metne ve Osmanlıca’ya büyük bir sâdakat ve hâkimiyet müşahede ettiğimizi belirtmek borcundayız…”
Kitapta yer vermiş olduğu bazı Hadis-i Şerifler;
* Saadet-i uhreviye [ahiret mutluluğu] için ibâdât ve tââtte bulunanların, Cenabı Hak saadet-i dünyeviyesini de [dünya mutluluğunu da] ihsan buyurur.
* Cenab-ı Hakk’ın yanında tövbekâr olan gençlerden sevgili bir şey yoktur.
* Bir kimse vâlideyninin mahzuniyetini mucip [üzüntüsünü gerektirir] harekette bulunursa, günah-ı kebire [büyük günah] sahibi olur.
* Cenab-ı Allah dünyaya: (Bana hizmet edenlere hizmet et) diye ferman buyurur.
* Allah için ilmi talep edenlerin rızıklarını, Cenab-ı Allah me’mûl olunmadık [umulmadık] mahallerden [yerlerden vereceğini] tekeffül etmiştir. [üzerine almıştır]
* Bir müminin kalbini mesrûr eden [sevindiren] kimse, beni mesrûr etmiş [sevindirmiş] olur.
* Din kardeşinin dünyevî ve uhrevî bir müşkülünü [meselesini] halleden kimse için, hac ve umre gibi bir sevap yazılır.
* Hangi kadın ki zevcini gazaplandırır; Cenab-ı Allah’ın la‘netine müstahak olsun.
* Tahkîken, sizden bana en yakın olan kimse, beni çokça salât u selâm ile yâd edenlerdir.
* İhtiyarlar yemekten sıkılmadıkları gibi, teallüm-i ilimden [ilim öğrenmekten] dahi sıkılmasınlar.
Kitap Osmanlıca (aslına uygun) ve Türkçe olarak yeniden hazırlanmıştır.
M. Esad Efendi’nin derlediği Kenzü’l-İrfân isimli bu eseri zamanında büyük hüsn-ü kabule mazhar olmuştur.
Türkçe’yi kullanmaktaki liyakatı ve şiirlerindeki başarısını Necip Fazıl şöyle ifade etmektedir. “Es’âd Efendi’nin Kenzü’l İrfan isimli eserinde asli metne ve Osmanlıca’ya büyük bir sâdakat ve hâkimiyet müşahede ettiğimizi belirtmek borcundayız…”
Kitapta yer vermiş olduğu bazı Hadis-i Şerifler;
* Saadet-i uhreviye [ahiret mutluluğu] için ibâdât ve tââtte bulunanların, Cenabı Hak saadet-i dünyeviyesini de [dünya mutluluğunu da] ihsan buyurur.
* Cenab-ı Hakk’ın yanında tövbekâr olan gençlerden sevgili bir şey yoktur.
* Bir kimse vâlideyninin mahzuniyetini mucip [üzüntüsünü gerektirir] harekette bulunursa, günah-ı kebire [büyük günah] sahibi olur.
* Cenab-ı Allah dünyaya: (Bana hizmet edenlere hizmet et) diye ferman buyurur.
* Allah için ilmi talep edenlerin rızıklarını, Cenab-ı Allah me’mûl olunmadık [umulmadık] mahallerden [yerlerden vereceğini] tekeffül etmiştir. [üzerine almıştır]
* Bir müminin kalbini mesrûr eden [sevindiren] kimse, beni mesrûr etmiş [sevindirmiş] olur.
* Din kardeşinin dünyevî ve uhrevî bir müşkülünü [meselesini] halleden kimse için, hac ve umre gibi bir sevap yazılır.
* Hangi kadın ki zevcini gazaplandırır; Cenab-ı Allah’ın la‘netine müstahak olsun.
* Tahkîken, sizden bana en yakın olan kimse, beni çokça salât u selâm ile yâd edenlerdir.
* İhtiyarlar yemekten sıkılmadıkları gibi, teallüm-i ilimden [ilim öğrenmekten] dahi sıkılmasınlar.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 126,00 | 126,00 |