Kamu ekonomisi, kamusal malların üretimi ve finansmanı anlamına gelmekte olup, merkezi idareden yerel yönetimlere ve parafiskal kurumlara kadar geniş bir yelpazedeki birimlerin ürettiği ekonomi ile ilgilenmektedir. Geleneksel (Neoklasik) yaklaşıma göre, Kamu ekonomisi büyük çoğunluk için mümkün olan en yüksek mutluluğun arayışı içerisindedir.
Neoklasik paradigmada, kaynak dağılımında etkinlik mükemmel olandır. Ancak mükemmel en iyi demek değildir. Kaynak dağılımında etkinliğin istenir bir şey olduğu ve devlet politikalarının öncelikli amacı olması gerektiği normatif bir ifadedir. Kamu ekonomistleri, ekonomist olmak sıfatıyla böyle ifadelerde bulunamazlar. Tabii bu kamu ekonomistlerin kaynak dağılımında etkinlik teorisini tanımlayamayacakları anlamına gelmez; ama bunun öncelikli olduğu etik bir sorundur. Tehlike, kaynak dağılımında etkinliği bir kriter olarak alıp ve mükemmel kelimesini kullanarak, kaynak dağılımında etkinliğe ulaşmak için uygulayıcıları gereken amaç olduğuna gizlice ikna etmeye çalışıyor olmalarıdır. Aslında kamu ekonomisinde gelir dağılımında adalet de oldukça önemlidir.
İnsanların tedaviye parası yetmeyebilir. Eşitlik ilkesi nedeniyle devletin üretimi gerekir. İkincisi, insanların gelecekteki tıbbi ihtiyaçlarını tahmin etmesinde güçlük yaşanabilir. İnsanlar hayatını idame ettirebilmek için sosyal yardımlara muhtaç kalabilir. Bu sebeplerden ötürü kamu ekonomisinin gelir dağılımında adalet fonksiyonuna ihtiyaç vardır. Koronovirüs salgını da devletin gelir bölüşümünde tekrar rol oynaması gerektiğini göstermiştir. Kamu Tercihi Teorisi araçları, gelir bölüşümüne yönelik bir reçete veremediğinden tekrar Neoklasik paradigmaya başvurmamız gerekmektedir.
Koronavirüs pandemisinden önce, Neoklasik paradigma temelli devlet anlayışından Kamu Tercihi Teorisi temelli devlet anlayışına doğru bir dönüşüm yaşanmaktaydı. Bunu ülke örneklerinden de görmekteyiz. Dünya genelinde ülkelerin kamu ekonomisinin ülke içindeki payı ya azalmakta ya da durağan seyir göstermekteydi. Diğer bir deyişle, Kamu ekonomisi teorisinde devletin ekonomik açıdan tasarlanması önceleri Neoklasik paradigma çerçevesinde gerçekleştirilirken son dönemlerde Kamu Tercihi Teorisi çerçevesinde oluşturulmaktaydı. Kamu ekonomisi teorisinde Neoklasik paradigma temelli devlet anlayışından Kamu Tercihi Teorisi temelli devlet anlayışına geçiş vardı.
Koronovirüs pandemisinden Neoklasik paradigma temelli kamu ekonomisi mantalitesinin, mali yasaların ve pratiğinin konjonktürel öğelere daha uygun cevap verdiği ve geleneksele tekrar dönüşün yaşanmaya başladığı söylenebilir. Zira gerek sosyal politika hizmetleri alanında gerek sağlık alanında gerek eğitim alanında gerekse genel olarak kamu ekonomisi açısından devlet mekanizmasına ihtiyaç vardır.
Kamu ekonomisi, kamusal malların üretimi ve finansmanı anlamına gelmekte olup, merkezi idareden yerel yönetimlere ve parafiskal kurumlara kadar geniş bir yelpazedeki birimlerin ürettiği ekonomi ile ilgilenmektedir. Geleneksel (Neoklasik) yaklaşıma göre, Kamu ekonomisi büyük çoğunluk için mümkün olan en yüksek mutluluğun arayışı içerisindedir.
Neoklasik paradigmada, kaynak dağılımında etkinlik mükemmel olandır. Ancak mükemmel en iyi demek değildir. Kaynak dağılımında etkinliğin istenir bir şey olduğu ve devlet politikalarının öncelikli amacı olması gerektiği normatif bir ifadedir. Kamu ekonomistleri, ekonomist olmak sıfatıyla böyle ifadelerde bulunamazlar. Tabii bu kamu ekonomistlerin kaynak dağılımında etkinlik teorisini tanımlayamayacakları anlamına gelmez; ama bunun öncelikli olduğu etik bir sorundur. Tehlike, kaynak dağılımında etkinliği bir kriter olarak alıp ve mükemmel kelimesini kullanarak, kaynak dağılımında etkinliğe ulaşmak için uygulayıcıları gereken amaç olduğuna gizlice ikna etmeye çalışıyor olmalarıdır. Aslında kamu ekonomisinde gelir dağılımında adalet de oldukça önemlidir.
İnsanların tedaviye parası yetmeyebilir. Eşitlik ilkesi nedeniyle devletin üretimi gerekir. İkincisi, insanların gelecekteki tıbbi ihtiyaçlarını tahmin etmesinde güçlük yaşanabilir. İnsanlar hayatını idame ettirebilmek için sosyal yardımlara muhtaç kalabilir. Bu sebeplerden ötürü kamu ekonomisinin gelir dağılımında adalet fonksiyonuna ihtiyaç vardır. Koronovirüs salgını da devletin gelir bölüşümünde tekrar rol oynaması gerektiğini göstermiştir. Kamu Tercihi Teorisi araçları, gelir bölüşümüne yönelik bir reçete veremediğinden tekrar Neoklasik paradigmaya başvurmamız gerekmektedir.
Koronavirüs pandemisinden önce, Neoklasik paradigma temelli devlet anlayışından Kamu Tercihi Teorisi temelli devlet anlayışına doğru bir dönüşüm yaşanmaktaydı. Bunu ülke örneklerinden de görmekteyiz. Dünya genelinde ülkelerin kamu ekonomisinin ülke içindeki payı ya azalmakta ya da durağan seyir göstermekteydi. Diğer bir deyişle, Kamu ekonomisi teorisinde devletin ekonomik açıdan tasarlanması önceleri Neoklasik paradigma çerçevesinde gerçekleştirilirken son dönemlerde Kamu Tercihi Teorisi çerçevesinde oluşturulmaktaydı. Kamu ekonomisi teorisinde Neoklasik paradigma temelli devlet anlayışından Kamu Tercihi Teorisi temelli devlet anlayışına geçiş vardı.
Koronovirüs pandemisinden Neoklasik paradigma temelli kamu ekonomisi mantalitesinin, mali yasaların ve pratiğinin konjonktürel öğelere daha uygun cevap verdiği ve geleneksele tekrar dönüşün yaşanmaya başladığı söylenebilir. Zira gerek sosyal politika hizmetleri alanında gerek sağlık alanında gerek eğitim alanında gerekse genel olarak kamu ekonomisi açısından devlet mekanizmasına ihtiyaç vardır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 100,89 | 100,89 |