Her şey çok zengin ve inanılmaz mücevherlere sahip bir yabancının Kınalıada'ya geldiği dedikodusuyla başladı. Nereden geldiğini kimse bilmiyordu. Görünüşü titiz ve şıktı. Elleri nazik ve zarif, ayakları biçimliydi. Biçimli bacaklarını her zaman şık çoraplar örtüyordu. Giysileri daima bedenine oturuyor, uyum gösteriyordu. Gülümserken dişlerinin berraklığı ve pırıltısı dikkat çekiyordu, yanağında şirin bir gamzesi vardı. Siyah saçları iyi kesimliydi.
Harika bakan gözlere sahipti. Kadınlar onun duruşundan bile etkileniyordu. Onunki gibi gözlere hiç rastlamamıştım. Kırk kırık beş yaşlarındaydı. Her zaman sosyetenin gözdesiydi. Gören herkes ona hayrandı. Bürokratların da ona karşı sınırsız bir hoşgörüsü vardı. Bir medyum kadar hassas bir ruha ve kibar davranışlara sahipti. Görünüşü güzel, cildi esmer, saçları siyah ve kıvrıktı. Sözleri ağdalı ve lirikti. Yüz hatlarının asil, zekâsını ve dehasını gösteren bir ifadesi vardı.
Önemli insanlara özgü bir edaya sahip, giysileri basit ama şıktı. Lüksü çok sayıda elyazmalarından, kavından ve antika koleksiyonlarından ibaretti. Bazı parmaklarında yüzükleri vardı. Boynundan çıkarmadığı altın kolyesi gizemliydi. Tokalı ayakkabılar giyiyordu. Hemen her konuda ustaydı.
Müzik, resim, şiir ve hitabet sanatı kişiliğini tamamlıyordu. İnanılmaz güzellikte resimler yapıyordu. Resimlerini çekici kılan, kendi keşfettiği bir çizim türü vardı ve bu bir sırdı. Kadınların ruhunun derinliklerini bildiği gibi kutsal metinlerin sırlarına da hakimdi. Mucizelerinin kaynağı engin simya ve felsefe bilgisiydi. Hiç uyumuyor, her gün mutlaka spor yapıyordu. Yiyeceklerine dikkat ediyordu. Her dem sağlıklı oluşunun hikmeti de sırdı. Üstelik bir insana nasip olabilecek yaşam süresinin çok üzerinde bir yaşam sürmesi de yine bu bilgilerin kudretinden neşet ediyor olsa gerekti.
Kimdi bu insan?
Saint Germain Kontu'ndan söz ediyorum. Böyle dikkat çekici bir şahsiyetin tanınmaktan kaçınması bir meydan okumadır bana göre. Çağdaş bilgilerle bile ulaşılamayan bir kimlik aslında hükümsüzdür de. Kim bilir; belki Saint Germain Kontu cosa sui anlamında bir ölümsüzdü. Belki de onun gibi ölümsüzler hep aramızdaydı da sadece o kimliğini açıklamaya cüret etmişti…
Bu kitapta, gazeteci Şimon'un kadınları mesut etme sanatında ustalaşmış ölümsüz Kont ile iki gün boyunca yaptığı söyleşiyi ve bizzat esrarengiz Kont'un kaleme aldığı tek perdelik oyunu bulacaksınız.
Her şey çok zengin ve inanılmaz mücevherlere sahip bir yabancının Kınalıada'ya geldiği dedikodusuyla başladı. Nereden geldiğini kimse bilmiyordu. Görünüşü titiz ve şıktı. Elleri nazik ve zarif, ayakları biçimliydi. Biçimli bacaklarını her zaman şık çoraplar örtüyordu. Giysileri daima bedenine oturuyor, uyum gösteriyordu. Gülümserken dişlerinin berraklığı ve pırıltısı dikkat çekiyordu, yanağında şirin bir gamzesi vardı. Siyah saçları iyi kesimliydi.
Harika bakan gözlere sahipti. Kadınlar onun duruşundan bile etkileniyordu. Onunki gibi gözlere hiç rastlamamıştım. Kırk kırık beş yaşlarındaydı. Her zaman sosyetenin gözdesiydi. Gören herkes ona hayrandı. Bürokratların da ona karşı sınırsız bir hoşgörüsü vardı. Bir medyum kadar hassas bir ruha ve kibar davranışlara sahipti. Görünüşü güzel, cildi esmer, saçları siyah ve kıvrıktı. Sözleri ağdalı ve lirikti. Yüz hatlarının asil, zekâsını ve dehasını gösteren bir ifadesi vardı.
Önemli insanlara özgü bir edaya sahip, giysileri basit ama şıktı. Lüksü çok sayıda elyazmalarından, kavından ve antika koleksiyonlarından ibaretti. Bazı parmaklarında yüzükleri vardı. Boynundan çıkarmadığı altın kolyesi gizemliydi. Tokalı ayakkabılar giyiyordu. Hemen her konuda ustaydı.
Müzik, resim, şiir ve hitabet sanatı kişiliğini tamamlıyordu. İnanılmaz güzellikte resimler yapıyordu. Resimlerini çekici kılan, kendi keşfettiği bir çizim türü vardı ve bu bir sırdı. Kadınların ruhunun derinliklerini bildiği gibi kutsal metinlerin sırlarına da hakimdi. Mucizelerinin kaynağı engin simya ve felsefe bilgisiydi. Hiç uyumuyor, her gün mutlaka spor yapıyordu. Yiyeceklerine dikkat ediyordu. Her dem sağlıklı oluşunun hikmeti de sırdı. Üstelik bir insana nasip olabilecek yaşam süresinin çok üzerinde bir yaşam sürmesi de yine bu bilgilerin kudretinden neşet ediyor olsa gerekti.
Kimdi bu insan?
Saint Germain Kontu'ndan söz ediyorum. Böyle dikkat çekici bir şahsiyetin tanınmaktan kaçınması bir meydan okumadır bana göre. Çağdaş bilgilerle bile ulaşılamayan bir kimlik aslında hükümsüzdür de. Kim bilir; belki Saint Germain Kontu cosa sui anlamında bir ölümsüzdü. Belki de onun gibi ölümsüzler hep aramızdaydı da sadece o kimliğini açıklamaya cüret etmişti…
Bu kitapta, gazeteci Şimon'un kadınları mesut etme sanatında ustalaşmış ölümsüz Kont ile iki gün boyunca yaptığı söyleşiyi ve bizzat esrarengiz Kont'un kaleme aldığı tek perdelik oyunu bulacaksınız.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 19,50 | 19,50 |