Soru: Peki, bu kadar açık ve evrensel realitelere rağmen, neden dindar ve dinsiz kesimlerden birçok aydın kaderin varlığını kabul etmiyor?
Cevap: Dinsiz kesim, varlıkta maddeden başka bir güç ve realite kabul etmediklerinden, bilinçli planlama, düzenleme ve dengeleme demek olan kaderi inkâr etmek zorunda kalıyorlar. Mevcut doğal yasalardaki sonsuz bilinç ve sanatlı işleyişi de ya bilinmezliğe veya tesadüfe vermekten kaynaklanan körlüklerinden dolayı bu gerçeği göremiyorlar.
Modern dindar kesim ise; Ontolojik olarak varlığın mahiyetini, sonsuzluk ve zaman-üstülük gibi evrensel hakikatleri bilmediklerinden ve birçok insanın varoluşsal ve ahlakî bir değer olarak kaderi kendi günahlarına bir bahane yaptıklarını gördüklerinden, bu önemli iman rüknünü inkâr ediyorlar. Ve kaderi açıkça anlatan onlarca Kur’an ayetini anlamsız ve mühmel bırakıyorlar.
Bu iki neden dışında, bu asırda dindar-dinsiz herkeste benlik ve gurur fazlaca ajite edildiğinden insanlar, sınırsız sandıkları özgürlük ve iradelerini belli oranlarda sınırlayan, onları İlahi sonsuz sisteme entegre eden; yani manen gerçek özgürlük olan kulluğa yönlendiren kadere inanmak istemiyorlar.
Dindar kesim ise, siyasi ve kültürel olarak kendilerini bir peygambere, bir dine bağlı da görseler, bu asırda çokça gelişen materyalizm, pozitivizm ve nedensellik, o dindarlara varlığı ve hayatı bir derece kaotik ve karanlık olarak hissettiriyor. Haliyle insan farkına varmasa da hissiyatına aykırı olabilecek şeylere inanmak istemez.
Evet, kadere inanmayan kişi, başta iyilik-kötülük olmak üzere her şeye, birçok güce ve sebebe yetkinlik ve etkinlik vermek zorunda kalır. Dolayısıyla böyleler, sonsuz olan birlik ve bilincin aydınlığından mahrum kalıp şirkin ve fikir anarşizminin en kötü şeklinin içine düşer. İşte bakın Mecusiler dindar oldukları halde birlik, bilinçli yaratılış ve sonsuz sistem demek olan kadere inanmadıkları için, iyilik ve kötülük tanrıları (Yezdan ve Ehriman) diye iki ayrı yaratıcıya inanıyorlar.
Soru: Peki, bu kadar açık ve evrensel realitelere rağmen, neden dindar ve dinsiz kesimlerden birçok aydın kaderin varlığını kabul etmiyor?
Cevap: Dinsiz kesim, varlıkta maddeden başka bir güç ve realite kabul etmediklerinden, bilinçli planlama, düzenleme ve dengeleme demek olan kaderi inkâr etmek zorunda kalıyorlar. Mevcut doğal yasalardaki sonsuz bilinç ve sanatlı işleyişi de ya bilinmezliğe veya tesadüfe vermekten kaynaklanan körlüklerinden dolayı bu gerçeği göremiyorlar.
Modern dindar kesim ise; Ontolojik olarak varlığın mahiyetini, sonsuzluk ve zaman-üstülük gibi evrensel hakikatleri bilmediklerinden ve birçok insanın varoluşsal ve ahlakî bir değer olarak kaderi kendi günahlarına bir bahane yaptıklarını gördüklerinden, bu önemli iman rüknünü inkâr ediyorlar. Ve kaderi açıkça anlatan onlarca Kur’an ayetini anlamsız ve mühmel bırakıyorlar.
Bu iki neden dışında, bu asırda dindar-dinsiz herkeste benlik ve gurur fazlaca ajite edildiğinden insanlar, sınırsız sandıkları özgürlük ve iradelerini belli oranlarda sınırlayan, onları İlahi sonsuz sisteme entegre eden; yani manen gerçek özgürlük olan kulluğa yönlendiren kadere inanmak istemiyorlar.
Dindar kesim ise, siyasi ve kültürel olarak kendilerini bir peygambere, bir dine bağlı da görseler, bu asırda çokça gelişen materyalizm, pozitivizm ve nedensellik, o dindarlara varlığı ve hayatı bir derece kaotik ve karanlık olarak hissettiriyor. Haliyle insan farkına varmasa da hissiyatına aykırı olabilecek şeylere inanmak istemez.
Evet, kadere inanmayan kişi, başta iyilik-kötülük olmak üzere her şeye, birçok güce ve sebebe yetkinlik ve etkinlik vermek zorunda kalır. Dolayısıyla böyleler, sonsuz olan birlik ve bilincin aydınlığından mahrum kalıp şirkin ve fikir anarşizminin en kötü şeklinin içine düşer. İşte bakın Mecusiler dindar oldukları halde birlik, bilinçli yaratılış ve sonsuz sistem demek olan kadere inanmadıkları için, iyilik ve kötülük tanrıları (Yezdan ve Ehriman) diye iki ayrı yaratıcıya inanıyorlar.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 261,30 | 261,30 |