İslamda Bilimin Yükselişi ve Çöküşü Çoktanrıcalıkta Yahudilikte Hristiyanlıkta Gericilik ve - Müslüman Toplumlarda Bilimsel Gerilemenin Tarihsel Kökenleri (827-1107)
Bilim tarihine Batı gözlüğüyle bakanlar, Batı’nın bugünkü bilimsel üstünlüğünü ya ‘Eski Yunan- Roma Kültür Kökeni’ne ya da ‘Yahudi-Hıristiyan Din Kökenleri’ne bağlayarak: ‘Doğu’nun bugünkü geriliği tümüyle İslam’ın gerici bir din olmasından kaynaklanmaktadır; Doğu, İslam’dan çıkmadıkça bilimde ilerleyemez’ görüşünü yaymaktadır. Cengiz Özakıncı, bu kitabında, Müslüman toplumlara yönelik ‘Hıristiyan Misyonerliği’nin en incelmiş, en sinsi biçimi olan bu görüşü çürüterek, Batı’nın bugünkü bilimsel üstünlüğünü Yahudiliğe ya da Hıristiyanlığa değil, tümüyle Müslüman bilgin ve düşünürlere borçlu olduğu gerçeğini, hem de hiç bir Yahudi, Hıristiyan Batılı’nın yadsıyamayacağı türden Batı kaynaklı belgelerle göstermektedir.
Kitapta yer alan ve çoğunun tıpkı basımı Türkiye’de ilk kez bu kitapta yayımlanan bu unutturulmuş Batı kaynaklı belgeler bir yandan Batı’da Hıristiyan ve Yahudi gericiliğinden kaynaklanan eli kanlı bilim düşmanlığının tüyler ürpertici boyutlarını apaçık gözler önüne sererken, bir yandan da 800-1100 yılları arasında Müslüman ülkelerde deneysel ve düşünsel bilimlerin doruğa tırmandığını, Batı’nın ancak Müslüman bilginlerin buluşlarını kavradıktan sonradır ki bilimsel alanda ilerlemeye başladığını kanıtlamaktadır. Kilise’nin bilim düşmanlığı ve bilim adamlarının Papalık fermanlarıyla nasıl odun ateşlerinde törenle diri diri yakıldıkları bu kitapta doğrudan Vatikan arşiv belgeleriyle ve John Foxe’un 1563’te Kraliçe I. Elisabeth’e sunduğu raporda yer alan resimlerle gözler önüne serilirken; tüm kişisoyunun ve Batılıların cebiri Müslüman bilgin Horezmi’ye; optik bilimleri, yerçekimini Newton’a değil El-Hasan’a; tıbbı, eczacılığı, otopsi yöntemlerini İbni Sina’ya, aşı uygulamasını Razi’ye; gökbilimi Zerkali’ye, Toplumbilimi İbni Haldun’a; felsefeyi mantığı İbni Rüşd’e, Farabi’ye; sezaryanla doğum yaptırmayı Biruni’ye; matematiği, fiziği, kimyayı, biyolojiyi, hepsini ama hepsini, tümüyle Müslüman bilginlere borçlu olduğunu -yine Batı kaynaklı arşiv belgelerinin tıpkı basımlarından örnekler sunarak- ortaya koymaktadır. Kitabın son bölümünde “Peki ama nasıl oldu da 400 yıl boyunca Batı’ya bilim öğreten Müslümanlar, bilimin öncülüğünü Batı’ya kaptırıp, bugün Batı’dan bilim dilenir duruma düştüler?” sorusuna eğilen Özakıncı, bugüne dek doyurucu bir yanıt verilemeyen bu soruyu bilimsel verilere dayanarak, herkesin anlayabileceği bir dille açıklarken; bu kitap, aynı zamanda Hıristo-Faşist Bizans İmparatoru İkinci Manuel'in, "Muhammed vaadettiği inancı kılıçla yayma emrinden başka hangi yeniliği getirmiştir, gösterin bana?" sözlerini yineleyen Papa XVI. Benedict’e de bilimsel bir yanıt oluşturmaktadır.
Bilim tarihine Batı gözlüğüyle bakanlar, Batı’nın bugünkü bilimsel üstünlüğünü ya ‘Eski Yunan- Roma Kültür Kökeni’ne ya da ‘Yahudi-Hıristiyan Din Kökenleri’ne bağlayarak: ‘Doğu’nun bugünkü geriliği tümüyle İslam’ın gerici bir din olmasından kaynaklanmaktadır; Doğu, İslam’dan çıkmadıkça bilimde ilerleyemez’ görüşünü yaymaktadır. Cengiz Özakıncı, bu kitabında, Müslüman toplumlara yönelik ‘Hıristiyan Misyonerliği’nin en incelmiş, en sinsi biçimi olan bu görüşü çürüterek, Batı’nın bugünkü bilimsel üstünlüğünü Yahudiliğe ya da Hıristiyanlığa değil, tümüyle Müslüman bilgin ve düşünürlere borçlu olduğu gerçeğini, hem de hiç bir Yahudi, Hıristiyan Batılı’nın yadsıyamayacağı türden Batı kaynaklı belgelerle göstermektedir.
Kitapta yer alan ve çoğunun tıpkı basımı Türkiye’de ilk kez bu kitapta yayımlanan bu unutturulmuş Batı kaynaklı belgeler bir yandan Batı’da Hıristiyan ve Yahudi gericiliğinden kaynaklanan eli kanlı bilim düşmanlığının tüyler ürpertici boyutlarını apaçık gözler önüne sererken, bir yandan da 800-1100 yılları arasında Müslüman ülkelerde deneysel ve düşünsel bilimlerin doruğa tırmandığını, Batı’nın ancak Müslüman bilginlerin buluşlarını kavradıktan sonradır ki bilimsel alanda ilerlemeye başladığını kanıtlamaktadır. Kilise’nin bilim düşmanlığı ve bilim adamlarının Papalık fermanlarıyla nasıl odun ateşlerinde törenle diri diri yakıldıkları bu kitapta doğrudan Vatikan arşiv belgeleriyle ve John Foxe’un 1563’te Kraliçe I. Elisabeth’e sunduğu raporda yer alan resimlerle gözler önüne serilirken; tüm kişisoyunun ve Batılıların cebiri Müslüman bilgin Horezmi’ye; optik bilimleri, yerçekimini Newton’a değil El-Hasan’a; tıbbı, eczacılığı, otopsi yöntemlerini İbni Sina’ya, aşı uygulamasını Razi’ye; gökbilimi Zerkali’ye, Toplumbilimi İbni Haldun’a; felsefeyi mantığı İbni Rüşd’e, Farabi’ye; sezaryanla doğum yaptırmayı Biruni’ye; matematiği, fiziği, kimyayı, biyolojiyi, hepsini ama hepsini, tümüyle Müslüman bilginlere borçlu olduğunu -yine Batı kaynaklı arşiv belgelerinin tıpkı basımlarından örnekler sunarak- ortaya koymaktadır. Kitabın son bölümünde “Peki ama nasıl oldu da 400 yıl boyunca Batı’ya bilim öğreten Müslümanlar, bilimin öncülüğünü Batı’ya kaptırıp, bugün Batı’dan bilim dilenir duruma düştüler?” sorusuna eğilen Özakıncı, bugüne dek doyurucu bir yanıt verilemeyen bu soruyu bilimsel verilere dayanarak, herkesin anlayabileceği bir dille açıklarken; bu kitap, aynı zamanda Hıristo-Faşist Bizans İmparatoru İkinci Manuel'in, "Muhammed vaadettiği inancı kılıçla yayma emrinden başka hangi yeniliği getirmiştir, gösterin bana?" sözlerini yineleyen Papa XVI. Benedict’e de bilimsel bir yanıt oluşturmaktadır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 268,60 | 268,60 |