Sekülerleşmenin sadece laiklik olarak ifade edilen siyasi boyutu değil dünyevileşme olarak ifade edilen toplumsal gelişimi birbiriyle tamamen ilgisiz değil ama farklı dinamiklere sahiptir. Sekülerleşmeyle ilgili yaygın literatür dünya tarihini sekülerleşmeye doğru akan evrimsel bir süreç olarak gösterir. Bu anlatı modernist tarihyazımının bir türevi olarak başrolünü sekülerleşmenin oynadığı bir film gibi anlatıyor her şeyi.
Bu kitap, İslâm ve Sekülerizm üzerine var olan tezlerle hesaplaşarak sekülerizmi merkeze alan bir tarihyazımının geçersizliğini ortaya koyuyor. “Sekülerizm anlatısı” diye özetleyebileceğimiz bu tezde sekülerizm bir tür evrimsel ve ileri bir aşama olarak görülmektedir. Bu da ancak sekülerizmi bir aktör olarak hikâyenin merkezine aldığımızda kâle alınabilecek bir anlatı. Oysa dünyanın çok farklı mecraları var ve oralardan bakıldığında çok daha farklı tarih ihtimalleri görünüyor.
Sekülerleşme seviyesini ölçen göstergeler hepsi dinsel sembol ve pratiklerin görünürlüğü veya görünmezliğini baz alırlar. Yazar aşırı dinsel görünümlerin ardındaki muhtemel dünyevi motivasyonları veya görünürde hiçbir dinsel simge taşımayan dinsel motivasyonlara dikkat çekerek sekülerleşme analizlerine psikolojik ve siyasal hermenötik bir katkıyı işaret ediyor. Bazen en dinsel davranışlarda en dünyevi saikler ve niyetler mevcuttur veya tersi.
Bu katkılar ışığında dindarlaşma ve dünyevileşme süreçlerinin tarihsel bir evrim anlatısıyla değil çevrimsel bir bakış açısıyla anlaşılmasını öneriyor.
Arapçaya çevrildiğinde Arap-Müslüman düşünce dünyasında önemli tartışmaları tetikleyen bu kitabında Yasin Aktay, sekülerleşmenin aydınlanmacı, liberal, muhafazakâr hatta gelenekselci kökenlerini de ifşa ederek farklı bir tarih denemesi yapıyor.
Prof. Aktay, siyaset ve toplum alanlarında din özgürlüğüne karşı uzun bir baskı ve kavga döneminden sonra dinle bir uzlaşma modeli ortaya koyan modern bir ülke olarak Türkiye'nin çağdaş deneyimini sunuyor.
Raşid el-Gannuşi
‘Bu, teorik derinliği ve politik pratiği birleştiren bilge bir adamın öncü çalışmasıdır. Laikliğin darlığından demokrasi çabasına geçme çağrısı ve İslam dünyasındaki düşünce ve siyaset insanları için bir dürtüdür. Kendine saygı duymak, yabancı fikirleri zaman ve mekân bağlamına oturtmak ve bunlarla konvülsif ret ya da uyuşuk taklit olmadan eleştirel bir anlamda ilgilenmek.'
Prof. Dr. Muhammed Al-Şankıti
Bu kitap Prof. Dr. Yasin Aktay'ın sekülerleşmenin aydınlanma, liberalizm, muhafazakarlık, modernite ve gelenek gibi kaynaklarını ortaya koyan ve bu yönüyle üzerinde durulmayı çokça hak eden güçlü entelektüel projesiyle kalmıyor, Arap Baharı üzerine erken dönemde yaptığı çözümleme ve tespitleriyle de öngörülerinin ne kadar isabetli olduğunu kanıtlıyor.
Prof. Dr. Seyfuddin Abdulfettah
Sekülerleşmenin sadece laiklik olarak ifade edilen siyasi boyutu değil dünyevileşme olarak ifade edilen toplumsal gelişimi birbiriyle tamamen ilgisiz değil ama farklı dinamiklere sahiptir. Sekülerleşmeyle ilgili yaygın literatür dünya tarihini sekülerleşmeye doğru akan evrimsel bir süreç olarak gösterir. Bu anlatı modernist tarihyazımının bir türevi olarak başrolünü sekülerleşmenin oynadığı bir film gibi anlatıyor her şeyi.
Bu kitap, İslâm ve Sekülerizm üzerine var olan tezlerle hesaplaşarak sekülerizmi merkeze alan bir tarihyazımının geçersizliğini ortaya koyuyor. “Sekülerizm anlatısı” diye özetleyebileceğimiz bu tezde sekülerizm bir tür evrimsel ve ileri bir aşama olarak görülmektedir. Bu da ancak sekülerizmi bir aktör olarak hikâyenin merkezine aldığımızda kâle alınabilecek bir anlatı. Oysa dünyanın çok farklı mecraları var ve oralardan bakıldığında çok daha farklı tarih ihtimalleri görünüyor.
Sekülerleşme seviyesini ölçen göstergeler hepsi dinsel sembol ve pratiklerin görünürlüğü veya görünmezliğini baz alırlar. Yazar aşırı dinsel görünümlerin ardındaki muhtemel dünyevi motivasyonları veya görünürde hiçbir dinsel simge taşımayan dinsel motivasyonlara dikkat çekerek sekülerleşme analizlerine psikolojik ve siyasal hermenötik bir katkıyı işaret ediyor. Bazen en dinsel davranışlarda en dünyevi saikler ve niyetler mevcuttur veya tersi.
Bu katkılar ışığında dindarlaşma ve dünyevileşme süreçlerinin tarihsel bir evrim anlatısıyla değil çevrimsel bir bakış açısıyla anlaşılmasını öneriyor.
Arapçaya çevrildiğinde Arap-Müslüman düşünce dünyasında önemli tartışmaları tetikleyen bu kitabında Yasin Aktay, sekülerleşmenin aydınlanmacı, liberal, muhafazakâr hatta gelenekselci kökenlerini de ifşa ederek farklı bir tarih denemesi yapıyor.
Prof. Aktay, siyaset ve toplum alanlarında din özgürlüğüne karşı uzun bir baskı ve kavga döneminden sonra dinle bir uzlaşma modeli ortaya koyan modern bir ülke olarak Türkiye'nin çağdaş deneyimini sunuyor.
Raşid el-Gannuşi
‘Bu, teorik derinliği ve politik pratiği birleştiren bilge bir adamın öncü çalışmasıdır. Laikliğin darlığından demokrasi çabasına geçme çağrısı ve İslam dünyasındaki düşünce ve siyaset insanları için bir dürtüdür. Kendine saygı duymak, yabancı fikirleri zaman ve mekân bağlamına oturtmak ve bunlarla konvülsif ret ya da uyuşuk taklit olmadan eleştirel bir anlamda ilgilenmek.'
Prof. Dr. Muhammed Al-Şankıti
Bu kitap Prof. Dr. Yasin Aktay'ın sekülerleşmenin aydınlanma, liberalizm, muhafazakarlık, modernite ve gelenek gibi kaynaklarını ortaya koyan ve bu yönüyle üzerinde durulmayı çokça hak eden güçlü entelektüel projesiyle kalmıyor, Arap Baharı üzerine erken dönemde yaptığı çözümleme ve tespitleriyle de öngörülerinin ne kadar isabetli olduğunu kanıtlıyor.
Prof. Dr. Seyfuddin Abdulfettah
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 170,00 | 170,00 |