Kabz; piyasada geçerli olma, tasarrufta bulunma gücü, bir şeyi elle tutup alma, bir meblağı hesaba kaydetme, bir şeyi teslim alarak onda tasarrufta bulunma imkânını elde etmektir.
Kabzın tanımı ve nasıl gerçekleşeceği konusunda merkeze alman Hz. Muhammed (s.a.v)’in hadisleri ve klasik dönemlerdeki uygulamalar olduğu gibi önemli ölçüde zamanın ve bölgenin örfü dikkate alınmaktadır. Her devrin kendine ait ticaret metaı değişkenlik gösterebilir.Akitlerde gerçekleşen kabz hakkındaki mezheplerin ihtilaflarının merkezini Hz. Muhammed (s.a.v)’in satın alınan malın ölçülmeden ve ele geçirilmeden önce satışını yasaklayan hadisleri oluşturmaktadır.
Kabz konusunda çerçeveyi en geniş tutan Şâfiîler; garar ve haksız kazancı dikkate alarak hiçbir şeyde kabzdan önce satışı caiz görmemişlerdir.
Hanefîler ise; garar’ı dikkate alarak kabzdan önce satışı gayrimen-kullerde caiz görürlerken menkullerde görmemişlerdir.
Malikiler hadislerde geçen taam’ı (yiyecek maddesi) dikkate alarak yasaklığı sadece yiyecek maddelerinde geçerli görmüşlerdir.
Hanbelîler’e göre ise; hadislerde vurgulanan ölçme ve tartma işlerini dikkate alınarak ölçülmeden ve tartılmadan önce mal satılamaz.
Malın kabzedilmeden önce hasar sorumluluğu mal sahibine aittir. Malın kabzedilmesiyle hasar sorumluluğu müşteriye geçmektedir. Hasar sorumluluğunun müşteriye geçmesi sebebiyle kabz müşterinin borcu olarak kabul edilir.
Kabz öncesi satış yasağı konusunda deliller dikkate alındığında kabz öncesi satışın haksız kazanca sebep olması ve garar içermesi sebebiyle Hanefîler’in ve Şafiîler’in görüsünün daha genel geçer olduğu ortaya çıkmaktadır.
Kabz; piyasada geçerli olma, tasarrufta bulunma gücü, bir şeyi elle tutup alma, bir meblağı hesaba kaydetme, bir şeyi teslim alarak onda tasarrufta bulunma imkânını elde etmektir.
Kabzın tanımı ve nasıl gerçekleşeceği konusunda merkeze alman Hz. Muhammed (s.a.v)’in hadisleri ve klasik dönemlerdeki uygulamalar olduğu gibi önemli ölçüde zamanın ve bölgenin örfü dikkate alınmaktadır. Her devrin kendine ait ticaret metaı değişkenlik gösterebilir.Akitlerde gerçekleşen kabz hakkındaki mezheplerin ihtilaflarının merkezini Hz. Muhammed (s.a.v)’in satın alınan malın ölçülmeden ve ele geçirilmeden önce satışını yasaklayan hadisleri oluşturmaktadır.
Kabz konusunda çerçeveyi en geniş tutan Şâfiîler; garar ve haksız kazancı dikkate alarak hiçbir şeyde kabzdan önce satışı caiz görmemişlerdir.
Hanefîler ise; garar’ı dikkate alarak kabzdan önce satışı gayrimen-kullerde caiz görürlerken menkullerde görmemişlerdir.
Malikiler hadislerde geçen taam’ı (yiyecek maddesi) dikkate alarak yasaklığı sadece yiyecek maddelerinde geçerli görmüşlerdir.
Hanbelîler’e göre ise; hadislerde vurgulanan ölçme ve tartma işlerini dikkate alınarak ölçülmeden ve tartılmadan önce mal satılamaz.
Malın kabzedilmeden önce hasar sorumluluğu mal sahibine aittir. Malın kabzedilmesiyle hasar sorumluluğu müşteriye geçmektedir. Hasar sorumluluğunun müşteriye geçmesi sebebiyle kabz müşterinin borcu olarak kabul edilir.
Kabz öncesi satış yasağı konusunda deliller dikkate alındığında kabz öncesi satışın haksız kazanca sebep olması ve garar içermesi sebebiyle Hanefîler’in ve Şafiîler’in görüsünün daha genel geçer olduğu ortaya çıkmaktadır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 136,00 | 136,00 |