Tarih dediğimiz şey sadece geçmişte yaşanan olayların bu gün yad edilmesi olayı değildir. Bilakis tarihte yaşanmış olaylar millet ve ümmet bilincinin oluşmasında derin etkilere sahiptir. Özellikle de İslam tarihi bu manada çok daha önemlidir. Nitekim İslam tarihinin ilk yüzyılında yaşanan tarihi olaylar, akidenin şekillenmesinden, mezheplerin ortaya çıkmasına ve hatta bazı fıkhı meselelerin halledilmesine kadar pek çok alana etki etmiştir. Örneğin Hz. Ali (r.a.)'ın hilafeti döneminde yaşanan Cemel Vak'ası ve Sıffin Olayı tarihte ilk defa iki Müslüman orduyu birbiriyle karşı karşıya getirmiştir. Yine Hz. Ali (r.a.) Haricilere karşı savaşmış onları yenmiş ama onlardan esir almamış ve savaşı bırakıp kaçanları kovalamamıştır. Sebebi sorulduğunda da "Onlar bize isyan eden kardeşlerimizdir" manasına gelen bir cevap vererek kendisine karşı çıkılmasının küfür olmadığını ve dolayısıyla da esir alınamayacakları gerçeğini açıklamıştır. Bu uygulama daha sonra Müslümanların kendi aralarında çıkacak savaşlarda nasıl bir yol takip edileceği konusunu açıklığa kavuşturmuştur. Yine Emeviler döneminde yaşanan Kerbela Faciası, bazı bölgelerde Ehli Beyt sevgisinde aşırıya gidilmesine ve hak yoldan çıkmış yeni mezheplerin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Demek ki doğru bir tarih bilinci doğru bir akideye sahi olmak ve siyaseten de doğru tarafta durmak için de gereklidir. Tarihi olayların bu geniş etkisinden dolayıdır ki İslam tarihi doğru bir şekilde öğrenme aynı zamanda dini doğru bir şekilde yorumlama, anlama ve doğru tarafta durabilme için de gereklidir. Özellikle Afganistan, Irak ve Suriye'nin emperyalist kâfirlerce işgal edilmesi sonucu ortaya çıkan tekfir gurupları tarihin sadece sosyolojik olarak değil, aynı zamanda mezhepler tarihi bakımından da tekerrür ettiğini göstermiştir. Nitekim ibni Haldun: "Geçmiş, bugüne suyun suya benzediğinden daha fazla benzer" derken bu gerçeğe işaret etmiştir. Kitap 19 bölümden oluşmakta ve Hz. Adem (a.s.)'dan başlayarak günümüze kadar özet bir İslam Tarihi bilgisi sunmaktadır. Elbette ki Müslümanların 1450 yıllık uzun tarihleri boyunca inşa ettikleri tarih, kültür ve medeniyetini bütün yönleriyle iki ciltlik bir kitaba sığdırmak mümkün değildir. Bunun için bu kitap İslam tarihine giriş mahiyetindedir. Her ilim dalında olduğu gibi tarih alanında da önce muhtasar, özet bir kitap okuyup konulara genel bir vukufiyet sağladıktan sonra teferruata dalmak daha faydalı olacaktır. Dolayısıyla bu kitap okuyucusuna genel bir tarih bilgisi ve tarih şuuru vermeyi amaçlamaktadır. Yani buradaki bilgiler kifayet miktarıdır. Bundan sonrası merak, imkân ve kabiliyet oranınca araştırılıp geliştirilecek bilgilerdir.
Tarih dediğimiz şey sadece geçmişte yaşanan olayların bu gün yad edilmesi olayı değildir. Bilakis tarihte yaşanmış olaylar millet ve ümmet bilincinin oluşmasında derin etkilere sahiptir. Özellikle de İslam tarihi bu manada çok daha önemlidir. Nitekim İslam tarihinin ilk yüzyılında yaşanan tarihi olaylar, akidenin şekillenmesinden, mezheplerin ortaya çıkmasına ve hatta bazı fıkhı meselelerin halledilmesine kadar pek çok alana etki etmiştir. Örneğin Hz. Ali (r.a.)'ın hilafeti döneminde yaşanan Cemel Vak'ası ve Sıffin Olayı tarihte ilk defa iki Müslüman orduyu birbiriyle karşı karşıya getirmiştir. Yine Hz. Ali (r.a.) Haricilere karşı savaşmış onları yenmiş ama onlardan esir almamış ve savaşı bırakıp kaçanları kovalamamıştır. Sebebi sorulduğunda da "Onlar bize isyan eden kardeşlerimizdir" manasına gelen bir cevap vererek kendisine karşı çıkılmasının küfür olmadığını ve dolayısıyla da esir alınamayacakları gerçeğini açıklamıştır. Bu uygulama daha sonra Müslümanların kendi aralarında çıkacak savaşlarda nasıl bir yol takip edileceği konusunu açıklığa kavuşturmuştur. Yine Emeviler döneminde yaşanan Kerbela Faciası, bazı bölgelerde Ehli Beyt sevgisinde aşırıya gidilmesine ve hak yoldan çıkmış yeni mezheplerin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Demek ki doğru bir tarih bilinci doğru bir akideye sahi olmak ve siyaseten de doğru tarafta durmak için de gereklidir. Tarihi olayların bu geniş etkisinden dolayıdır ki İslam tarihi doğru bir şekilde öğrenme aynı zamanda dini doğru bir şekilde yorumlama, anlama ve doğru tarafta durabilme için de gereklidir. Özellikle Afganistan, Irak ve Suriye'nin emperyalist kâfirlerce işgal edilmesi sonucu ortaya çıkan tekfir gurupları tarihin sadece sosyolojik olarak değil, aynı zamanda mezhepler tarihi bakımından da tekerrür ettiğini göstermiştir. Nitekim ibni Haldun: "Geçmiş, bugüne suyun suya benzediğinden daha fazla benzer" derken bu gerçeğe işaret etmiştir. Kitap 19 bölümden oluşmakta ve Hz. Adem (a.s.)'dan başlayarak günümüze kadar özet bir İslam Tarihi bilgisi sunmaktadır. Elbette ki Müslümanların 1450 yıllık uzun tarihleri boyunca inşa ettikleri tarih, kültür ve medeniyetini bütün yönleriyle iki ciltlik bir kitaba sığdırmak mümkün değildir. Bunun için bu kitap İslam tarihine giriş mahiyetindedir. Her ilim dalında olduğu gibi tarih alanında da önce muhtasar, özet bir kitap okuyup konulara genel bir vukufiyet sağladıktan sonra teferruata dalmak daha faydalı olacaktır. Dolayısıyla bu kitap okuyucusuna genel bir tarih bilgisi ve tarih şuuru vermeyi amaçlamaktadır. Yani buradaki bilgiler kifayet miktarıdır. Bundan sonrası merak, imkân ve kabiliyet oranınca araştırılıp geliştirilecek bilgilerdir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 744,00 | 744,00 |