“Işıltılar İmgeler: Ressamın Minör Dünyası”, adına uygun bir üslupla kaleme alınmış öykülerden ve onlara eşlik eden yazarın kendi resim çalışmalarından oluşuyor. Resimle edebiyatın bu denli iç içe geçtiği, öyküleri okurken resime ve ressamların yaşam algılarına ilişkin bu denli ayrıntıya vakıf olunabilecek bir başka saf edebi eser Türkçede yok denebilir.
Öyküler duru, çoğul ve çatışkılı; yaşamın sakıncalı, hassas yerlerine çomak sokan, çıkış arayan, kışkırtan, sancılı bir dile sahip. Okur, bu dilin şirazesine kolayca girebiliyor ve kendini imgelerin, metaforların felsefi bir derinlikle sarıp sarmaladığı bir akış içinde, yazarın mültecilik yaşamını geçirdiği Avustralya'nın yerli ve göçmen renkleri içinde buluyor.
Yazarın kitapta yer alan resimleri, öykülerin yarılmış bir düzlemde renk diliyle yeni bir anlatımı izlenimini veriyor.
Resme bakınca, öykünün mizacını, iç iklimini ve meramını anlamış gibi oluyor insan. Kitap bir bütün olarak, kalem ile fırçanın aynı duygu dokusunda iç içe, farklı ve muzipçe gülümseyişini çağrıştırıyor. Dil sadece insana değil, diğer canlılara da değil, her varlığa, her kıpırtıya, her ışıltı ve her renge özgü bir gerçeklik mi diye sormadan edemiyor insan.
İçtenlik ve humor, ahlaka ve kurala mesafeli yaklaşım, özgür cinsellik, yaratma tutkusu, boşluğun gücü ve arayan, acı çeken kültürler: Aborcinler, Maoriler, İrlandalılar, Anglosaksonlar, Dukhaborlar, Kürtler, Yahudiler... Hayatın katı ruhunu çatlatan, gel-gitlerini tersine çeviren fırçaların, renklerin serüveni...
“Işıltılar İmgeler: Ressamın Minör Dünyası”, adına uygun bir üslupla kaleme alınmış öykülerden ve onlara eşlik eden yazarın kendi resim çalışmalarından oluşuyor. Resimle edebiyatın bu denli iç içe geçtiği, öyküleri okurken resime ve ressamların yaşam algılarına ilişkin bu denli ayrıntıya vakıf olunabilecek bir başka saf edebi eser Türkçede yok denebilir.
Öyküler duru, çoğul ve çatışkılı; yaşamın sakıncalı, hassas yerlerine çomak sokan, çıkış arayan, kışkırtan, sancılı bir dile sahip. Okur, bu dilin şirazesine kolayca girebiliyor ve kendini imgelerin, metaforların felsefi bir derinlikle sarıp sarmaladığı bir akış içinde, yazarın mültecilik yaşamını geçirdiği Avustralya'nın yerli ve göçmen renkleri içinde buluyor.
Yazarın kitapta yer alan resimleri, öykülerin yarılmış bir düzlemde renk diliyle yeni bir anlatımı izlenimini veriyor.
Resme bakınca, öykünün mizacını, iç iklimini ve meramını anlamış gibi oluyor insan. Kitap bir bütün olarak, kalem ile fırçanın aynı duygu dokusunda iç içe, farklı ve muzipçe gülümseyişini çağrıştırıyor. Dil sadece insana değil, diğer canlılara da değil, her varlığa, her kıpırtıya, her ışıltı ve her renge özgü bir gerçeklik mi diye sormadan edemiyor insan.
İçtenlik ve humor, ahlaka ve kurala mesafeli yaklaşım, özgür cinsellik, yaratma tutkusu, boşluğun gücü ve arayan, acı çeken kültürler: Aborcinler, Maoriler, İrlandalılar, Anglosaksonlar, Dukhaborlar, Kürtler, Yahudiler... Hayatın katı ruhunu çatlatan, gel-gitlerini tersine çeviren fırçaların, renklerin serüveni...
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 126,00 | 126,00 |