Yirminci yüzyılda İran, siyasi yapının değişimini hedef alan iki büyük devrim yaşamıştır. Bunlardan birincisi yüzyılın başlarında Meşrutiyet hareketi (1905-11), ikincisi ise 1978-79 İslam devrimidir. Her iki devrim de farklı beklentilerle hareket eden değişik grupların koalisyonuyla gerçekleşmiş olmasına rağmen onları bir arada tutan, ortak düşman; yani mevcut siyasi yapı ve despotizmin ortadan kaldırılmasıdır. 1890 yılından günümüze gelinceye kadar İran tarihinin en belirgin özelliklerinden birisi, Şii ulemayla ülkenin liberal ve modernist unsurlarının hükümete ve bazen de dış güçlere karşı yürütmüş oldukları ittifaklardır. Siyasi menfaatlerin geçici dostluklara izin verdiği ve hatta bunu zorunlu kıldığı düşünülse de, bu tür ittifakların arkasında daha derin gerçeklerin yattığı gözden kaçmamalıdır. İran’daki dini hiyerarşinin mensuplarıyla Batı tandanslı liberal ve modernistlerin arasındaki ilişkinin benzerini, başka bir ülkede görmek biraz zordur. Bu, kitle hareketlerine katılan tabandan ziyade, lider tipolojisinin farklılığından kaynaklanmaktadır. Meşrutiyet hareketi, Batılı ideolojilerden ilham alıp Batı tipi bir anayasayı savunan liberal modernistlerin zaferiyle sonuçlanmış olmasına rağmen 1978-79 İran devrimi, İslam’ın altın çağından ilham aldığını ileri sürüp modern çağı geleneksel Şii fıkhının sınırları içine sıkıştırmak isteyen ulemanın zaferiyle sonuçlanmıştır.
Yirminci yüzyılda İran, siyasi yapının değişimini hedef alan iki büyük devrim yaşamıştır. Bunlardan birincisi yüzyılın başlarında Meşrutiyet hareketi (1905-11), ikincisi ise 1978-79 İslam devrimidir. Her iki devrim de farklı beklentilerle hareket eden değişik grupların koalisyonuyla gerçekleşmiş olmasına rağmen onları bir arada tutan, ortak düşman; yani mevcut siyasi yapı ve despotizmin ortadan kaldırılmasıdır. 1890 yılından günümüze gelinceye kadar İran tarihinin en belirgin özelliklerinden birisi, Şii ulemayla ülkenin liberal ve modernist unsurlarının hükümete ve bazen de dış güçlere karşı yürütmüş oldukları ittifaklardır. Siyasi menfaatlerin geçici dostluklara izin verdiği ve hatta bunu zorunlu kıldığı düşünülse de, bu tür ittifakların arkasında daha derin gerçeklerin yattığı gözden kaçmamalıdır. İran’daki dini hiyerarşinin mensuplarıyla Batı tandanslı liberal ve modernistlerin arasındaki ilişkinin benzerini, başka bir ülkede görmek biraz zordur. Bu, kitle hareketlerine katılan tabandan ziyade, lider tipolojisinin farklılığından kaynaklanmaktadır. Meşrutiyet hareketi, Batılı ideolojilerden ilham alıp Batı tipi bir anayasayı savunan liberal modernistlerin zaferiyle sonuçlanmış olmasına rağmen 1978-79 İran devrimi, İslam’ın altın çağından ilham aldığını ileri sürüp modern çağı geleneksel Şii fıkhının sınırları içine sıkıştırmak isteyen ulemanın zaferiyle sonuçlanmıştır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 12,28 | 12,28 |