Uygarlığımızın son dört yüzyılda sahnelediği dram sonuna varana kadar oynandı,hatta tüketildi. Aktörlerin aynı sahnedeki sürekli varlığı, aynı rolleri gevelemeleri,herkesin ezberlediği jestleri tekrarlamaları, ancak genel amaçsızlıklarının üzerini örtecek bir kafa karışıklığıyla sonuçlandı.” İnsanın Durumu! Duraksıyoruz, çünkü aklımıza gelmemişti bu soruyu sormak,dahası birinin sorup bir cevap vermesinden de korkuyoruz. Ne de olsa gündelik hayattan, sonsuz siyaset tartışmalarından, işe gidip eve gelmekten, dünyada olup bitenle kendi köşemizde kafayı bozmaktan başka, bir tür olarak geleceğimiz ve serencamımıza dair düşünmek işimize gelmiyor.Küresel ısınmadan sağcılığın yükselişine ve daimi iktisadi krize, küreselleşme hücrelerimizden sokaklara kaderlerimizi ortaklaştırırken, insanlık olarak müşterek varoluşumuz her gün daha da somutlaşıyor. Gelgelelim bu somutluğu konuşacak araçlardan, kelimelerden, bir dilden yoksunuz. Ve miyopsanız, ufuktaki bulanıklığı gerçekliğin müphemiyeti sanabilirsiniz.
Mumford'un 1944'te yazdığı İnsanın Durumu küresel insanlık haline dair bir deneme.Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yazılan benzeri pek çok kitaptan farklı olarak teknolojiyi öcüleştirmektense insan oluş tarzlarının zemini olarak ele alıyor. İnsanın dünyayı şekillendirirken kendisini ve yeni dünyaları nasıl şekillendirdiğini, yaratımın getirdiği yıkımı ve dramı Faust'un diliyle anlatıyor.Sosyal bilimlerin giderek uzmanlaştığı, tarihsel çalışmaların ‘mikro'laşarak birkaç ay yahut seneden öteye konuşmaktan kaçındığı günümüzde, Mumford bizlerle bütüncül bir perspektifin kıymetli efkarını ve her şeye rağmen insanın dilediğinde adil bir yaşamı inşa edebileceğine dair yılmak bilmez ümidini paylaşıyor.
Uygarlığımızın son dört yüzyılda sahnelediği dram sonuna varana kadar oynandı,hatta tüketildi. Aktörlerin aynı sahnedeki sürekli varlığı, aynı rolleri gevelemeleri,herkesin ezberlediği jestleri tekrarlamaları, ancak genel amaçsızlıklarının üzerini örtecek bir kafa karışıklığıyla sonuçlandı.” İnsanın Durumu! Duraksıyoruz, çünkü aklımıza gelmemişti bu soruyu sormak,dahası birinin sorup bir cevap vermesinden de korkuyoruz. Ne de olsa gündelik hayattan, sonsuz siyaset tartışmalarından, işe gidip eve gelmekten, dünyada olup bitenle kendi köşemizde kafayı bozmaktan başka, bir tür olarak geleceğimiz ve serencamımıza dair düşünmek işimize gelmiyor.Küresel ısınmadan sağcılığın yükselişine ve daimi iktisadi krize, küreselleşme hücrelerimizden sokaklara kaderlerimizi ortaklaştırırken, insanlık olarak müşterek varoluşumuz her gün daha da somutlaşıyor. Gelgelelim bu somutluğu konuşacak araçlardan, kelimelerden, bir dilden yoksunuz. Ve miyopsanız, ufuktaki bulanıklığı gerçekliğin müphemiyeti sanabilirsiniz.
Mumford'un 1944'te yazdığı İnsanın Durumu küresel insanlık haline dair bir deneme.Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yazılan benzeri pek çok kitaptan farklı olarak teknolojiyi öcüleştirmektense insan oluş tarzlarının zemini olarak ele alıyor. İnsanın dünyayı şekillendirirken kendisini ve yeni dünyaları nasıl şekillendirdiğini, yaratımın getirdiği yıkımı ve dramı Faust'un diliyle anlatıyor.Sosyal bilimlerin giderek uzmanlaştığı, tarihsel çalışmaların ‘mikro'laşarak birkaç ay yahut seneden öteye konuşmaktan kaçındığı günümüzde, Mumford bizlerle bütüncül bir perspektifin kıymetli efkarını ve her şeye rağmen insanın dilediğinde adil bir yaşamı inşa edebileceğine dair yılmak bilmez ümidini paylaşıyor.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 333,20 | 333,20 |