21. yüzyılda bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir şekilde hız kazanması ile beraber eğitimde de yeni atılımların, yeni yaklaşımların, yeni yönelişlerin kaçınılmaz olduğu ortaya çıkmıştır. Özellikle ülkemizde yıllardır yabancı dili öğrenme ve öğretme sürecinde birçok yaklaşım veya yöntem tartışılmakta ancak hala kısır bir döngü halinde insanlar sürekli “İngilizceyi nasıl öğrenebilirim”, “nasıl akıcı konuşabilirim”,” İngilizce sınavlarda nasıl başarılı olabilirim” gibi soruların yanıtlarını aramaya çalışmaktadırlar.
Öğretmeninin tahtanın başına geçtiği, eline aldığı kalemle konu ve kuralları yazıp, öğrencinin de boş bir levha gibi bu kuralları ezberlediği ancak anlamsal boyutlarından tamamen uzak mekanik bilgilerle donatıldığı geleneksel eğitimden, gündemin içinde olan, aktif, araştıran, merak eden, sorgulayan, etkin olarak öğrenme sürecine dahil olmasını sağlayan Beyin Temelli Öğrenme gibi daha çağdaş öğrenme yaklaşımlarına geçiş kaçınılmaz olmuştur. Öğrencinin etkin bir şekilde yabancı dil öğrenme sürecine katılımını sağlayan, sınıf veya öğrenme ortamında korku ve kaygıların olmadığı, kısacası öğrenme sürecinde sadece bilişsel boyutun değil aynı zamanda duygusal boyutun da önemli olduğunu kanıtlamaya çalışan Beyin Temelli Öğrenme yaklaşımı yapılan bu araştırma ile beraber yabancı dil öğretme ve öğrenme sürecinde de önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır.
21. yüzyılda bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir şekilde hız kazanması ile beraber eğitimde de yeni atılımların, yeni yaklaşımların, yeni yönelişlerin kaçınılmaz olduğu ortaya çıkmıştır. Özellikle ülkemizde yıllardır yabancı dili öğrenme ve öğretme sürecinde birçok yaklaşım veya yöntem tartışılmakta ancak hala kısır bir döngü halinde insanlar sürekli “İngilizceyi nasıl öğrenebilirim”, “nasıl akıcı konuşabilirim”,” İngilizce sınavlarda nasıl başarılı olabilirim” gibi soruların yanıtlarını aramaya çalışmaktadırlar.
Öğretmeninin tahtanın başına geçtiği, eline aldığı kalemle konu ve kuralları yazıp, öğrencinin de boş bir levha gibi bu kuralları ezberlediği ancak anlamsal boyutlarından tamamen uzak mekanik bilgilerle donatıldığı geleneksel eğitimden, gündemin içinde olan, aktif, araştıran, merak eden, sorgulayan, etkin olarak öğrenme sürecine dahil olmasını sağlayan Beyin Temelli Öğrenme gibi daha çağdaş öğrenme yaklaşımlarına geçiş kaçınılmaz olmuştur. Öğrencinin etkin bir şekilde yabancı dil öğrenme sürecine katılımını sağlayan, sınıf veya öğrenme ortamında korku ve kaygıların olmadığı, kısacası öğrenme sürecinde sadece bilişsel boyutun değil aynı zamanda duygusal boyutun da önemli olduğunu kanıtlamaya çalışan Beyin Temelli Öğrenme yaklaşımı yapılan bu araştırma ile beraber yabancı dil öğretme ve öğrenme sürecinde de önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 205,00 | 205,00 |