İnsan odaklı olmayan yaklaşım biçiminin uzantısı olarak hayvanların ya da doğanın genel anlamda hukuk öznesi olarak kabul görmemesi, avcılık faaliyetlerine konu edilen av ve yaban hayvanlarının idare hukuku açısından hukuki niteliğinin irdelenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Hayvanların hukuki niteliğinin kendi özelliklerinden hareketle açıklanması gerekmekte olup, bu kapsamda karadaki yaban hayvanları ile suda yaşayan hayvanlar herhangi bir şekilde devletin özel mülkiyeti altında değildir. Avcılık faaliyetlerine konu edilmesi hususunda hukuki ilişki, hayvanların devletin sahipsiz mallar üzerinde sahip olduğu kamu gücü içeren yetkilerin kullanılmasından ileri gelmektedir. Bu nedenle devlet, ilgili hayvanlar üzerinde tasarrufta bulunmak suretiyle yararlanma yoluna gitmektedir. Ancak, çevrenin korunması ve hayvanların popülasyon dengesinin sağlanması için, kontrolsüz biçimde yapılamayacak avcılık faaliyetlerinin belirli kotalar bazında yapılması esası benimsenmiştir. Bu bağlamda, idari makamların kara avcılığı faaliyetlerinde av turizmi kapsamında belirlenen avlaklarda ve kotalarda avlattırma işini ihale etmesi söz konusu olmaktadır. İdarenin yaban hayatının korunmasına yönelik olarak, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine müdahale etmesi biçimde somutlaşan faaliyetleri bulunmaktadır. Buna rağmen, devletin belirli hayvanların avlanması konusunda ihaleler yapması ve hayvanların avcılık faaliyetinin bir metası haline gelmesi, bu pozitif yükümlülüğün yerine getirilmesini bir yönüyle olumsuz anlamda etkilemekte ve ekonomik anlamda değerlendirme kaygısını ön plana çıkarmaktadır. Oysa asli olarak idarenin, belirli hayvanları ihale konusu etmesinden ziyade genel olarak hayvanları koruma görevinin bulunduğundan bahsedilebilir.
İnsan odaklı olmayan yaklaşım biçiminin uzantısı olarak hayvanların ya da doğanın genel anlamda hukuk öznesi olarak kabul görmemesi, avcılık faaliyetlerine konu edilen av ve yaban hayvanlarının idare hukuku açısından hukuki niteliğinin irdelenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Hayvanların hukuki niteliğinin kendi özelliklerinden hareketle açıklanması gerekmekte olup, bu kapsamda karadaki yaban hayvanları ile suda yaşayan hayvanlar herhangi bir şekilde devletin özel mülkiyeti altında değildir. Avcılık faaliyetlerine konu edilmesi hususunda hukuki ilişki, hayvanların devletin sahipsiz mallar üzerinde sahip olduğu kamu gücü içeren yetkilerin kullanılmasından ileri gelmektedir. Bu nedenle devlet, ilgili hayvanlar üzerinde tasarrufta bulunmak suretiyle yararlanma yoluna gitmektedir. Ancak, çevrenin korunması ve hayvanların popülasyon dengesinin sağlanması için, kontrolsüz biçimde yapılamayacak avcılık faaliyetlerinin belirli kotalar bazında yapılması esası benimsenmiştir. Bu bağlamda, idari makamların kara avcılığı faaliyetlerinde av turizmi kapsamında belirlenen avlaklarda ve kotalarda avlattırma işini ihale etmesi söz konusu olmaktadır. İdarenin yaban hayatının korunmasına yönelik olarak, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine müdahale etmesi biçimde somutlaşan faaliyetleri bulunmaktadır. Buna rağmen, devletin belirli hayvanların avlanması konusunda ihaleler yapması ve hayvanların avcılık faaliyetinin bir metası haline gelmesi, bu pozitif yükümlülüğün yerine getirilmesini bir yönüyle olumsuz anlamda etkilemekte ve ekonomik anlamda değerlendirme kaygısını ön plana çıkarmaktadır. Oysa asli olarak idarenin, belirli hayvanları ihale konusu etmesinden ziyade genel olarak hayvanları koruma görevinin bulunduğundan bahsedilebilir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 344,00 | 344,00 |