Yakın dostumuz, uzaktaki komşumuz Afganistan. Kadim medeniyetlerin kavşağında emperyal güçlerin dövüş alanı. Büyük İskender'den İngiliz İmparatorluğu'na, SSCB'den ABD'ye kadar hiçbir güç buraya hakim olamamış. Ama direniş kültürünün timsali olan bu onurlu halk, savaşları kazansa da barışı hep kaybetmiş; ülkesini iç çatışmaların yıkım ve sefaletinden, şiddet ve bağnazlık sarmalından kurtaramamış. Şimdi de ABD ve müttefikleri kaçarcasına ülkelerine dönerlerken, Afgan halkı bir kez daha makisıs talihiyle baş başa bırakılıyor. Geçmişte Afganistan'a kan ağlatmış Taliban örgütü ikinci kez iktidara yürüyor. Türkiye başta olmak üzere Batı ülkeleri yeni bir mülteci akınıyla karşı karşıya.
Bu eserde Afganistan'ın tarihi, sosyal ve siyasal yapısı, çatışma dinamikleri, iktidar kavgaları, dış müdahaleler ve barış formülleri bilimsel olarak inceleniyor. Dr. Ali Rıza Kuğu, Afganistan'da dışarıdan dayatılan hegemonik bir barış yerine, ülkenin toprak bütünlüğü ve üniter yapısı içinde, ortak kimliği güçlendiren ancak çoğulcu, güvenlik ve özgürlük dengesini tutturmuş, sivil toplumu destekleyen yerli bir barışın kalıcı olabileceğinin altını çiziyor.
Yakın dostumuz, uzaktaki komşumuz Afganistan. Kadim medeniyetlerin kavşağında emperyal güçlerin dövüş alanı. Büyük İskender'den İngiliz İmparatorluğu'na, SSCB'den ABD'ye kadar hiçbir güç buraya hakim olamamış. Ama direniş kültürünün timsali olan bu onurlu halk, savaşları kazansa da barışı hep kaybetmiş; ülkesini iç çatışmaların yıkım ve sefaletinden, şiddet ve bağnazlık sarmalından kurtaramamış. Şimdi de ABD ve müttefikleri kaçarcasına ülkelerine dönerlerken, Afgan halkı bir kez daha makisıs talihiyle baş başa bırakılıyor. Geçmişte Afganistan'a kan ağlatmış Taliban örgütü ikinci kez iktidara yürüyor. Türkiye başta olmak üzere Batı ülkeleri yeni bir mülteci akınıyla karşı karşıya.
Bu eserde Afganistan'ın tarihi, sosyal ve siyasal yapısı, çatışma dinamikleri, iktidar kavgaları, dış müdahaleler ve barış formülleri bilimsel olarak inceleniyor. Dr. Ali Rıza Kuğu, Afganistan'da dışarıdan dayatılan hegemonik bir barış yerine, ülkenin toprak bütünlüğü ve üniter yapısı içinde, ortak kimliği güçlendiren ancak çoğulcu, güvenlik ve özgürlük dengesini tutturmuş, sivil toplumu destekleyen yerli bir barışın kalıcı olabileceğinin altını çiziyor.