İbni Arabi, Derrida, Tasavvuf ve Yapısöküm Tasavvuf ve Yapısöküm

Stok Kodu:
9789755397122
Boyut:
14x22
Sayfa Sayısı:
192
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2019-01
Çeviren:
Kadir Filiz
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Orijinal Adı:
Sufism and Deconstruction A Comparative Study of Derrida and Ibn'Arabi
%30 indirimli
144,00TL
100,80TL
Taksitli fiyat: 1 x 100,80TL
Tedarikçi Stoğu 3 Adet
9789755397122
595325
İbni Arabi, Derrida, Tasavvuf ve Yapısöküm
İbni Arabi, Derrida, Tasavvuf ve Yapısöküm Tasavvuf ve Yapısöküm
100.80

Elinizdeki inceleme, Orhan Pamuk’un Kara Kitap adlı romanından bir alıntıyla başlıyor: “O ara biri ‘en büyük egzistansiyalist’in İbni Arabî olduğunu, Batı’dakilerin yedi yüz yıl sonra, yalnızca ondan çalıp çırpıp taklit ettiğini yazmıştı.” Bugün Batı’da Herakleitos ve Augustine’den Aquinas’a, varoluşçuluğun öncüleri sayılabilecek şahsiyetler güncelliklerini korurken, Orhan Pamuk, Doğu’daki İslamcı/milliyetçi odakların, Batı’nın temelleri üzerindeki hak iddialarına bir örnek olarak İbni Arabî’yi kullanmaktadır. Modern kültürü ve yüzyılların bütün düşüncelerini tek bir kültürel kaynak adına yeniden kendilerine mal eden birçok eleştirmendeki bilindik yerel içgüdüleri, parodileştirme yoluyla ifade etmektedir Pamuk. Arabî’nin Dante’nin İlahi Komedya’sı üzerindeki iddia edilen etkisi, birçok hüsnükuruntu tadındaki hermenötik arasından bir örnek olarak alıntılanmıştır. Ama bu kitap, Pamuk’un şakasındaki gibi, İbni Arabî’nin tüm zamanların varoluşçusu ya da postyapısalcısı olduğunu iddia etmek yerine, tasavvufu ve yapısökümü anlamayı amaçlıyor. Benjamin’in bir kavramını istismar ederek kullanırsak, farklı parçaların aynıya, yani kırılmış bir çömleğe, aidiyetini hatırlama arzusudur bu çalışma. İncelenen metinlerin kökleri arasında 800 yıl gibi bir zaman farklılığı ve büyük bir coğrafi uzaklık bulunmaktadır. Bu çalışmanın niyeti bir 13. yüzyıl mutasavvıfını bir postmodern teorisyene çevirmek olmadığı gibi Jacques Derrida’yı da İslamîleştirmek veya yazılarını İslamî mistik bir forma dönüştürmek değildir. İbni Arabî ile Derrida arasındaki ilişki tam olarak nedir? Bir mutasavvıfın kullandığı kelimeler, “gerçekten bir ateist gözüyle bakılan” çağdaş bir Fransız teorisyeninin çalışmalarıyla benzerlik arz edebilir mi? Yapısökümün metaforları, stratejileri ve motifleri bütün anlamlarını tasavvufla bir mukayese bağlamında değiştiriyor mu? İbni Arabî bize Derrida’yı farklı şekilde okumayı öğretebilir mi ya da Derrida İbni Arabî’yi? Son dönemlerde tüm dünyada karşılaştırmalı din ve teoloji bölümlerindeki akademisyenler kendi dini geleneklerindeki çeşitli örnekleri Derrida’nın yapısökümcü yazıları için yeniden keşfederken, Georgia State University’de postkolonyal edebiyat teorisi üzerine dersler vermekte olan ve daha önce Türkiye üniversitelerinde de çalışan Ian Almond da, bu kitapta, pek çok soruya yanıt aramakta ve iki ayrı düşünürü karşılaştırmalı olarak ele almaktadır.

Elinizdeki inceleme, Orhan Pamuk’un Kara Kitap adlı romanından bir alıntıyla başlıyor: “O ara biri ‘en büyük egzistansiyalist’in İbni Arabî olduğunu, Batı’dakilerin yedi yüz yıl sonra, yalnızca ondan çalıp çırpıp taklit ettiğini yazmıştı.” Bugün Batı’da Herakleitos ve Augustine’den Aquinas’a, varoluşçuluğun öncüleri sayılabilecek şahsiyetler güncelliklerini korurken, Orhan Pamuk, Doğu’daki İslamcı/milliyetçi odakların, Batı’nın temelleri üzerindeki hak iddialarına bir örnek olarak İbni Arabî’yi kullanmaktadır. Modern kültürü ve yüzyılların bütün düşüncelerini tek bir kültürel kaynak adına yeniden kendilerine mal eden birçok eleştirmendeki bilindik yerel içgüdüleri, parodileştirme yoluyla ifade etmektedir Pamuk. Arabî’nin Dante’nin İlahi Komedya’sı üzerindeki iddia edilen etkisi, birçok hüsnükuruntu tadındaki hermenötik arasından bir örnek olarak alıntılanmıştır. Ama bu kitap, Pamuk’un şakasındaki gibi, İbni Arabî’nin tüm zamanların varoluşçusu ya da postyapısalcısı olduğunu iddia etmek yerine, tasavvufu ve yapısökümü anlamayı amaçlıyor. Benjamin’in bir kavramını istismar ederek kullanırsak, farklı parçaların aynıya, yani kırılmış bir çömleğe, aidiyetini hatırlama arzusudur bu çalışma. İncelenen metinlerin kökleri arasında 800 yıl gibi bir zaman farklılığı ve büyük bir coğrafi uzaklık bulunmaktadır. Bu çalışmanın niyeti bir 13. yüzyıl mutasavvıfını bir postmodern teorisyene çevirmek olmadığı gibi Jacques Derrida’yı da İslamîleştirmek veya yazılarını İslamî mistik bir forma dönüştürmek değildir. İbni Arabî ile Derrida arasındaki ilişki tam olarak nedir? Bir mutasavvıfın kullandığı kelimeler, “gerçekten bir ateist gözüyle bakılan” çağdaş bir Fransız teorisyeninin çalışmalarıyla benzerlik arz edebilir mi? Yapısökümün metaforları, stratejileri ve motifleri bütün anlamlarını tasavvufla bir mukayese bağlamında değiştiriyor mu? İbni Arabî bize Derrida’yı farklı şekilde okumayı öğretebilir mi ya da Derrida İbni Arabî’yi? Son dönemlerde tüm dünyada karşılaştırmalı din ve teoloji bölümlerindeki akademisyenler kendi dini geleneklerindeki çeşitli örnekleri Derrida’nın yapısökümcü yazıları için yeniden keşfederken, Georgia State University’de postkolonyal edebiyat teorisi üzerine dersler vermekte olan ve daha önce Türkiye üniversitelerinde de çalışan Ian Almond da, bu kitapta, pek çok soruya yanıt aramakta ve iki ayrı düşünürü karşılaştırmalı olarak ele almaktadır.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 100,80    100,80   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat