''Sorular, cevaplarla buluşunca korku aşkla, öfke sevgiyle, kaçmak kovalamakla, olmak olmamakla buluştu aynı bedende. Kül ve dumandan bir araya gelenler, ateş ve köze döndü. Basit bir yangına düşmüşlerdi birbirlerinde alt tarafı. İlahi nefesle körüklemeseydi şayet Kuklacı; Gece ve Gündüz birbirlerinin ardı sıra gitmeyi çoktan bırakırdı belki de... Ancak tıpkı ruh üfler gibi nefesiyle kuvvetlendirince ateşi Kuklacı, birbirlerinin peşi sıra olmalarını şart koşunca, karışınca yarattıklarının işine, iradelerinin var olduğunu söyleyip yok sayınca iradeyi, ışığa uçan pervane gibi, yollara aşk duyan gezgin gibi oluverdi Gece ile Gündüz. Ne birbirlerinin olabiliyorlardı, ne de birbirlerinden kaçabiliyorlardı. Bir döngünün içinde, her seferinde başa döneceklerini ve döngüyü kıracaklarını hayal edip duruyorlardı. Kim bilir belki de Kuklacı sadece o zamanlar dans ediyordu iki ileri bir geri kendi kendine.''
Akdeniz'in güneş, deniz ve meltemle kutsandığı tanıdık sahil kasabasında, eskinin ve yeninin yazarın kaleminde harmanlanmasıyla ortaya çıkan bir roman: “Hiçbiryerde”. Kasaba sakinlerinin ve sakin olmayanlarının büyük bir harmoniyle canlandığı kompozisyonda insanın gözlerinin kamaşmaması mümkün değil. Romandaki karakterlerinin yaşadıklarına okurun dahil olması yalnız kalem ustalığının değil aynı zamanda tılsımlı bir coşkunun da kanıtı oluyor. Kaçılabilecek en uzak yeri gösteren bir başucu kitabı bu, bir Akdeniz büyüsü…
“Hiçbiryerde” aynı zamanda her yerde.
''Sorular, cevaplarla buluşunca korku aşkla, öfke sevgiyle, kaçmak kovalamakla, olmak olmamakla buluştu aynı bedende. Kül ve dumandan bir araya gelenler, ateş ve köze döndü. Basit bir yangına düşmüşlerdi birbirlerinde alt tarafı. İlahi nefesle körüklemeseydi şayet Kuklacı; Gece ve Gündüz birbirlerinin ardı sıra gitmeyi çoktan bırakırdı belki de... Ancak tıpkı ruh üfler gibi nefesiyle kuvvetlendirince ateşi Kuklacı, birbirlerinin peşi sıra olmalarını şart koşunca, karışınca yarattıklarının işine, iradelerinin var olduğunu söyleyip yok sayınca iradeyi, ışığa uçan pervane gibi, yollara aşk duyan gezgin gibi oluverdi Gece ile Gündüz. Ne birbirlerinin olabiliyorlardı, ne de birbirlerinden kaçabiliyorlardı. Bir döngünün içinde, her seferinde başa döneceklerini ve döngüyü kıracaklarını hayal edip duruyorlardı. Kim bilir belki de Kuklacı sadece o zamanlar dans ediyordu iki ileri bir geri kendi kendine.''
Akdeniz'in güneş, deniz ve meltemle kutsandığı tanıdık sahil kasabasında, eskinin ve yeninin yazarın kaleminde harmanlanmasıyla ortaya çıkan bir roman: “Hiçbiryerde”. Kasaba sakinlerinin ve sakin olmayanlarının büyük bir harmoniyle canlandığı kompozisyonda insanın gözlerinin kamaşmaması mümkün değil. Romandaki karakterlerinin yaşadıklarına okurun dahil olması yalnız kalem ustalığının değil aynı zamanda tılsımlı bir coşkunun da kanıtı oluyor. Kaçılabilecek en uzak yeri gösteren bir başucu kitabı bu, bir Akdeniz büyüsü…
“Hiçbiryerde” aynı zamanda her yerde.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 146,25 | 146,25 |