“Onaylanacak ve övülecek gerçek beyan işte bu olaydır. Bu olay, olgun, aklı başında, sözden anlayan insanlar için bir cevherdir ve gerçekten çok acayip bir hikâyedir.”
Günümüzde insanoğlu bütün kötülüklerin başı olan; savaşların, ölümlerin, yağmaların baş sorumlusu paranın ve ihtirasın tutsağı olmuştur. Bu prangalar ile hayatını sürdürürken, ebedî âlemini unutmuş ve bu vesile ile idam ilmeğini kendi boynuna kendisi takmıştır. Bu ihtirasların beşiğinde bu dünyada mutlak aşkı yitiren insanlara, hakiki aşkın mayasının yoğrulduğu bu eseri ulaştırmayı kendime bir vazife addettim.
Nâbî Hoca’mdan dinlediğim bu eseri küçük dokunuşlar ile sizlerin huzuruna teslim ediyorum. Birçok eleştirinin hedef tahtası haline gelen bu eser aslında Nâbî’nin o gün ve bu gün sahip olduğu itibarın temel nişanesi değildir. Nitekim Hüsn ü Aşk; Şeyh Galîb’in şöhretinde temel etken olsa bile Hayrâbâd; Nâbî’nin şöhretini veren asıl eser değildir. Ancak modernitenin getirileri içerisinde bu eserin temel ahlakî öğretilerine tüm insanlık tarafından ihtiyaç olduğu açıktır.
Bu eserle zaman geçirenlerin harcadıkları vakitler bereketli olup safa bulsun, cümlelerin dalgaları okuyanın kalbini yıkasın. Zaten bu eseri kaleme almaktaki amacım da buydu. Artık ölümümün yaklaştığı bir vakitte bütün işlerimin ve yükümün damarlarımdan çekileceğini hissediyorum. Şu dünyaya ve kıymetli okurum sana bu eser yadigârım olsun.
Her kimin eline bu kitap geçerse ve okursa bu fakir, aciz kulu hayırla yâd etsin. Her kim bu kitabı görürse başta bu hikâyeyi bana anlatan Nâbî Hocam ve benim ruhuma bir Fatiha okusun.
Ricamızdır…
“Onaylanacak ve övülecek gerçek beyan işte bu olaydır. Bu olay, olgun, aklı başında, sözden anlayan insanlar için bir cevherdir ve gerçekten çok acayip bir hikâyedir.”
Günümüzde insanoğlu bütün kötülüklerin başı olan; savaşların, ölümlerin, yağmaların baş sorumlusu paranın ve ihtirasın tutsağı olmuştur. Bu prangalar ile hayatını sürdürürken, ebedî âlemini unutmuş ve bu vesile ile idam ilmeğini kendi boynuna kendisi takmıştır. Bu ihtirasların beşiğinde bu dünyada mutlak aşkı yitiren insanlara, hakiki aşkın mayasının yoğrulduğu bu eseri ulaştırmayı kendime bir vazife addettim.
Nâbî Hoca’mdan dinlediğim bu eseri küçük dokunuşlar ile sizlerin huzuruna teslim ediyorum. Birçok eleştirinin hedef tahtası haline gelen bu eser aslında Nâbî’nin o gün ve bu gün sahip olduğu itibarın temel nişanesi değildir. Nitekim Hüsn ü Aşk; Şeyh Galîb’in şöhretinde temel etken olsa bile Hayrâbâd; Nâbî’nin şöhretini veren asıl eser değildir. Ancak modernitenin getirileri içerisinde bu eserin temel ahlakî öğretilerine tüm insanlık tarafından ihtiyaç olduğu açıktır.
Bu eserle zaman geçirenlerin harcadıkları vakitler bereketli olup safa bulsun, cümlelerin dalgaları okuyanın kalbini yıkasın. Zaten bu eseri kaleme almaktaki amacım da buydu. Artık ölümümün yaklaştığı bir vakitte bütün işlerimin ve yükümün damarlarımdan çekileceğini hissediyorum. Şu dünyaya ve kıymetli okurum sana bu eser yadigârım olsun.
Her kimin eline bu kitap geçerse ve okursa bu fakir, aciz kulu hayırla yâd etsin. Her kim bu kitabı görürse başta bu hikâyeyi bana anlatan Nâbî Hocam ve benim ruhuma bir Fatiha okusun.
Ricamızdır…