Bu roman, hayatı, hayatın temel yasalarını sorgulayan genç bir kadının, insan ve yazar olma yolundaki serüvenini anlatıyor. Genç kadının, üniversite öğrenimi gördüğü yedi yıl boyunca, yedi ayrı erkekle yaşadığı aşk hikayelerinin iç içe geçişinde, mükemmel kurgulanmış bir kendi ben’ini ve mutluluğu arayış öyküsü var.
Genç kadın bir yandan bilgiye olan açlığıyla felsefi metinlerin içine dalarken, bir yandan da bu metinlerin temsilcileri gibi görünen erkeklerle aşk ilişkileri yaşar:
Astrolog, Saralı, Filozof, Rahip, Fizikçi, Sanatçı ve Psikiyatr. Bu erkeklerin hepsinde, genç kadında olmayan bir şey var gibidir: Dünyayı anlama ve onun hakkında hüküm verme yetisi. Gerçeği yıldızların konumlarında araya ve bulan Astrolog’a, hastalığından bir kimlik yaratmış olan Saralı’ya, hakikate ve ampirizme titizlikle bağlı Fizikçi’ye, tanrısını yitirmiş ama ruhunu yitirmemiş Rahip’e, hayatını sanatı aracılığıyla icra eden Sanatçı’ya ve “üst okur“ diye adlandırdığı Psikiyatra’a duyduğu hayranlığın nedeni de budur.
Ama bu ben’ini keşfetmeye çalışan bir insanın bu arayışında, öteki, nereye kadar belirleyici olabilir? İnsanın öteki’nden bağımsız bir kişiliği var mıdır, yoksa “kişilik“ dediğimiz şey de, özgürlük gibi, sadece bir mitostan mı ibarettir?
Bu roman, hayatı, hayatın temel yasalarını sorgulayan genç bir kadının, insan ve yazar olma yolundaki serüvenini anlatıyor. Genç kadının, üniversite öğrenimi gördüğü yedi yıl boyunca, yedi ayrı erkekle yaşadığı aşk hikayelerinin iç içe geçişinde, mükemmel kurgulanmış bir kendi ben’ini ve mutluluğu arayış öyküsü var.
Genç kadın bir yandan bilgiye olan açlığıyla felsefi metinlerin içine dalarken, bir yandan da bu metinlerin temsilcileri gibi görünen erkeklerle aşk ilişkileri yaşar:
Astrolog, Saralı, Filozof, Rahip, Fizikçi, Sanatçı ve Psikiyatr. Bu erkeklerin hepsinde, genç kadında olmayan bir şey var gibidir: Dünyayı anlama ve onun hakkında hüküm verme yetisi. Gerçeği yıldızların konumlarında araya ve bulan Astrolog’a, hastalığından bir kimlik yaratmış olan Saralı’ya, hakikate ve ampirizme titizlikle bağlı Fizikçi’ye, tanrısını yitirmiş ama ruhunu yitirmemiş Rahip’e, hayatını sanatı aracılığıyla icra eden Sanatçı’ya ve “üst okur“ diye adlandırdığı Psikiyatra’a duyduğu hayranlığın nedeni de budur.
Ama bu ben’ini keşfetmeye çalışan bir insanın bu arayışında, öteki, nereye kadar belirleyici olabilir? İnsanın öteki’nden bağımsız bir kişiliği var mıdır, yoksa “kişilik“ dediğimiz şey de, özgürlük gibi, sadece bir mitostan mı ibarettir?
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 7,78 | 7,78 |