Engels büyük yoldaşını toprağa verirken, “Darwin, nasıl organik doğanın evrim yasasını ilk kez kavradıysa, Marx da bir başka yönü. K. Marx’ın düşünceleri doğru ya da yanlış; tarih gösterecektir elbet. Yalnız Marx’ın en önemli özelliği, ilkesi, can damarı egemen, ezen ve bir kısım “ilet’lerle sarmaş-dolaş olup onların yaşam biçimini, hiçbir zaman benimsememiş olmasıdır. Bilimin “özgürük savaşçısı” diye anılan Galileo’nın en büyük hatası ya da eksikliğiyse, hep “saray’lıların yaşam biçimini imrenerek, onlarla sarmaş-dolaş olması, O’nun yargılanmasının bir nedeni değil miydi acaba? “Yargılanmazdı” demiyorum, yargılanmayabilirdi. Egemen, ezen ve bir kısım elitler “akıl”lıdır her zaman! Onun için tarihe damgasını vurmak isteyen düşünür olsun, bilim adamı olsan “kaya” gibi sağlam, ardından silinmemek-kaybolmamak için bir ”bukalemun” gibi renkten renge girme kurnazlığını göstermesi gerekir; ama onlarla bütünleşmeden onların dümen suyuna girmeden “Nasıl bilirsin?°” diye sorulduğunda köylünün “Hep kendinden yanadır” diye tanımladığı tıpkı Erasmus gibi. Az mı çekti Reformculardan, hele hele bir M. Luther’ün kaprisli davranışları ile art niyetli sorularının gereksizliğinden?
Engels büyük yoldaşını toprağa verirken, “Darwin, nasıl organik doğanın evrim yasasını ilk kez kavradıysa, Marx da bir başka yönü. K. Marx’ın düşünceleri doğru ya da yanlış; tarih gösterecektir elbet. Yalnız Marx’ın en önemli özelliği, ilkesi, can damarı egemen, ezen ve bir kısım “ilet’lerle sarmaş-dolaş olup onların yaşam biçimini, hiçbir zaman benimsememiş olmasıdır. Bilimin “özgürük savaşçısı” diye anılan Galileo’nın en büyük hatası ya da eksikliğiyse, hep “saray’lıların yaşam biçimini imrenerek, onlarla sarmaş-dolaş olması, O’nun yargılanmasının bir nedeni değil miydi acaba? “Yargılanmazdı” demiyorum, yargılanmayabilirdi. Egemen, ezen ve bir kısım elitler “akıl”lıdır her zaman! Onun için tarihe damgasını vurmak isteyen düşünür olsun, bilim adamı olsan “kaya” gibi sağlam, ardından silinmemek-kaybolmamak için bir ”bukalemun” gibi renkten renge girme kurnazlığını göstermesi gerekir; ama onlarla bütünleşmeden onların dümen suyuna girmeden “Nasıl bilirsin?°” diye sorulduğunda köylünün “Hep kendinden yanadır” diye tanımladığı tıpkı Erasmus gibi. Az mı çekti Reformculardan, hele hele bir M. Luther’ün kaprisli davranışları ile art niyetli sorularının gereksizliğinden?
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 97,50 | 97,50 |