Hz. Peygamber'in (s.a.v.) vefatından sonraki dönem, siyasal ve inanç bölünmeleri ortaya çıkaracak olan fikrî birtakım farklılıklar ile bu alandaki mücadele ve çekişmelerin ortaya çıktığı dönem olarak büyük bir öneme sahiptir. İslâm Tarihi'nin ilk dönemi olması ve daha sonraki dönemlerde araştırılması ve üzerinde durulması gereken bir dönem olarak kabul edilmiştir.
Fikrî ve siyasal mücadelelerin zirveye çıktığı Hicrî birinci ve ikinci asır, aynı zamanda İslâmî ilimlerin yoğun olarak tedvin ve tasnif çalışmalarının yapıldığı bir dönemdir. Ortaya çıkan bu ayrılık ve mücadeleler, diğer ilim dallarında olduğu gibi İslâm Tarihi'nde de birtakım sorunların kaynağı olmuştur. Râvi ve rivâyet temeline dayanan İslâm Tarihçiliği'nin bu noktadaki en büyük çıkmazı, çeşitli fikrî veya siyasal grupların etkisinde kalan insanların taraftarlık psikolojisi içerisinde, kendi yorum ve düşüncelerini rivâyetlere yansıtmış olmaları veya kendi düşüncelerine uygun rivâyetlerde bulunmalarıdır. Bu, zaman zaman olmayan birtakım hadiseleri olmuş gibi göstermek şeklinde tezahür etse de çoğu zaman râvîlerin, olay ya da kişilerle ilgili olarak öne çıkarmak istedikleri hususlara ağırlık vermeleri nedeniyle olayın gerçek yönüyle değil de daha farklı algılanmasını sağlamak şeklinde olmuştur.
İbni Kuteybe'nin tarih ile ilgili telif ettiği eseri, İslâm Tarihçiliği'ndeki yerini ve tarihçilik anlayışını ortaya koyar. Erken sayılabilecek bir dönemde yaşamış olması, verdiği bilgilerin İslâm Tarihi'ndeki değerinin yanında, takip ettiği metot ve değerlendirmeleri, tarih ve kültür alanında önemli bir bakış açısı getirmiştir. Tarihçiliği yönüyle İbni Kuteybe'yi önemli kılan eser, Hz. Peygamber'in vefatından sonraki dönemlerde hilafet sorunu ile başlayıp, Abbasî halifeleri Me'mun ve Mu'tasım dönemlerine kadar geçen zaman diliminde meydana gelen olaylarla ilgili önemli bilgilerin yanı sıra Endülüs'ün fethi ile ilgili de detaylı bilgi veren “el-İmame ve's-Siyase” isimli kitabıdır.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) vefatından sonraki dönem, siyasal ve inanç bölünmeleri ortaya çıkaracak olan fikrî birtakım farklılıklar ile bu alandaki mücadele ve çekişmelerin ortaya çıktığı dönem olarak büyük bir öneme sahiptir. İslâm Tarihi'nin ilk dönemi olması ve daha sonraki dönemlerde araştırılması ve üzerinde durulması gereken bir dönem olarak kabul edilmiştir.
Fikrî ve siyasal mücadelelerin zirveye çıktığı Hicrî birinci ve ikinci asır, aynı zamanda İslâmî ilimlerin yoğun olarak tedvin ve tasnif çalışmalarının yapıldığı bir dönemdir. Ortaya çıkan bu ayrılık ve mücadeleler, diğer ilim dallarında olduğu gibi İslâm Tarihi'nde de birtakım sorunların kaynağı olmuştur. Râvi ve rivâyet temeline dayanan İslâm Tarihçiliği'nin bu noktadaki en büyük çıkmazı, çeşitli fikrî veya siyasal grupların etkisinde kalan insanların taraftarlık psikolojisi içerisinde, kendi yorum ve düşüncelerini rivâyetlere yansıtmış olmaları veya kendi düşüncelerine uygun rivâyetlerde bulunmalarıdır. Bu, zaman zaman olmayan birtakım hadiseleri olmuş gibi göstermek şeklinde tezahür etse de çoğu zaman râvîlerin, olay ya da kişilerle ilgili olarak öne çıkarmak istedikleri hususlara ağırlık vermeleri nedeniyle olayın gerçek yönüyle değil de daha farklı algılanmasını sağlamak şeklinde olmuştur.
İbni Kuteybe'nin tarih ile ilgili telif ettiği eseri, İslâm Tarihçiliği'ndeki yerini ve tarihçilik anlayışını ortaya koyar. Erken sayılabilecek bir dönemde yaşamış olması, verdiği bilgilerin İslâm Tarihi'ndeki değerinin yanında, takip ettiği metot ve değerlendirmeleri, tarih ve kültür alanında önemli bir bakış açısı getirmiştir. Tarihçiliği yönüyle İbni Kuteybe'yi önemli kılan eser, Hz. Peygamber'in vefatından sonraki dönemlerde hilafet sorunu ile başlayıp, Abbasî halifeleri Me'mun ve Mu'tasım dönemlerine kadar geçen zaman diliminde meydana gelen olaylarla ilgili önemli bilgilerin yanı sıra Endülüs'ün fethi ile ilgili de detaylı bilgi veren “el-İmame ve's-Siyase” isimli kitabıdır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 224,00 | 224,00 |