Bu hikaye, 1953 yılında hava alanının genişletilmesi çalışmasında görev alan bir grup mühendisi konu almaktadır. Söz konusu grup üzerinden, dönemin iktisadi, siyasi ve tarihi ortamının ilerleme arzusundaki insan hayatına verdiği yön ile birlikte istikrarsız bir sistemin gençliğe yaşattığı erozyonu gösterebilmek amaçlanmıştır. Tarihi akışta geçmişin izlerine de göz atılarak, Malta Sürgününün sonlanmasını sağlayan ve havaalanı inşasına kadar gelen süreci besleyen dehanın gerçekte hangi zihnin başarısı olduğu anlatılmaya çalışılmıştır.
‘Şirketin kapısından ilk girdiğim günü hatırladım. Mezun olalı az bir zaman olmuştu. O çürümenin daha başında, habersizce etrafıma bakınıyordum. Şaşkındım.'
‘1950'li yıllarda her yer boş arazi. Uçsuz bucaksız samanlıkların ortasında ancak bir ev ya görünür ya görünmez. Çobanlar İstanbul'da koyun otlatır. Çoğu tepelik arazinin dibindeki evlerin en büyük korkusu kışın aç kalınca düze inen kurtlardır. Köpekleri parçalıyorlar zaman zaman. Kurt sürüsünün içinden çıkan bir öncü avına yanaşıp onunla mücadelesini başlatırken, diğer grup üyeleri hilal ay şeklinde avı ortaya alıyor. Görüntü korkunç, ama gerçek!'
‘O kapıdan girdiğim andan itibaren ne kadar büyük işler yapacağımızdan, şehrin ne muazzam bir değişim geçireceğinden öylesine bahsedilmişti ki, o vaziyette nasıl da eminsem olacaklardan, işte beni o muazzam hayale sokan hayatın henüz başındaydım kör ve sağır bir vaziyette. Fakülteden mezun olmak ne büyük başarıydı oysaki. Artık yeni yollar inşa edecek, tarifsiz binaların yükselmesine vesile olacak, insanlar için çok başka bir şehir yaratacaktık. Orta sınıfın hayallerine bile sığmayan daha ileri bir hayat… Tozlu topraklı yollardan bir kaçış planıydı bu. Yeni bir dünya… Şehrin olmayan yollarını var edecektim. Olmayan limanları, boş arazileri insanla, yaşamla dolduranlardan biri olacaktım. Öyle mi oldu? Tam olarak öyle mi? ‘
‘On bir Kars Şurası üyesiyle birlikte Princess Ena'daki yolcu sayısı yetmiş sekize tamamlanmıştı. Ne var ki, Malta'dan Reuters Ajansı'na 9 Haziran 1919'da gelen telgrafta; “Adedi altmış altıya baliğ olan İttihatçılar, Taht-ı Muhafazada oldukları hâlde buraya vasıl olmuşlardır” denmekteydi. Çünkü 12 kişi, Malta'ya daha sonra götürülmek üzere Limni Limanı'na bırakılmıştı. Aralarında Prens Abbas Halim Paşa, Prens Sait Halim Paşa, Mahmud Kamil Paşa, Kara Kemal, Ahmet Ağaoğlu ve Ziya Gökalp gibi isimlerin bulunduğu bu kişiler, İttihat ve Terakki'nin ileri gelenleri olup daha ihtimamlı bir gözetime tabi tutulacaklardı.'
Bu hikaye, 1953 yılında hava alanının genişletilmesi çalışmasında görev alan bir grup mühendisi konu almaktadır. Söz konusu grup üzerinden, dönemin iktisadi, siyasi ve tarihi ortamının ilerleme arzusundaki insan hayatına verdiği yön ile birlikte istikrarsız bir sistemin gençliğe yaşattığı erozyonu gösterebilmek amaçlanmıştır. Tarihi akışta geçmişin izlerine de göz atılarak, Malta Sürgününün sonlanmasını sağlayan ve havaalanı inşasına kadar gelen süreci besleyen dehanın gerçekte hangi zihnin başarısı olduğu anlatılmaya çalışılmıştır.
‘Şirketin kapısından ilk girdiğim günü hatırladım. Mezun olalı az bir zaman olmuştu. O çürümenin daha başında, habersizce etrafıma bakınıyordum. Şaşkındım.'
‘1950'li yıllarda her yer boş arazi. Uçsuz bucaksız samanlıkların ortasında ancak bir ev ya görünür ya görünmez. Çobanlar İstanbul'da koyun otlatır. Çoğu tepelik arazinin dibindeki evlerin en büyük korkusu kışın aç kalınca düze inen kurtlardır. Köpekleri parçalıyorlar zaman zaman. Kurt sürüsünün içinden çıkan bir öncü avına yanaşıp onunla mücadelesini başlatırken, diğer grup üyeleri hilal ay şeklinde avı ortaya alıyor. Görüntü korkunç, ama gerçek!'
‘O kapıdan girdiğim andan itibaren ne kadar büyük işler yapacağımızdan, şehrin ne muazzam bir değişim geçireceğinden öylesine bahsedilmişti ki, o vaziyette nasıl da eminsem olacaklardan, işte beni o muazzam hayale sokan hayatın henüz başındaydım kör ve sağır bir vaziyette. Fakülteden mezun olmak ne büyük başarıydı oysaki. Artık yeni yollar inşa edecek, tarifsiz binaların yükselmesine vesile olacak, insanlar için çok başka bir şehir yaratacaktık. Orta sınıfın hayallerine bile sığmayan daha ileri bir hayat… Tozlu topraklı yollardan bir kaçış planıydı bu. Yeni bir dünya… Şehrin olmayan yollarını var edecektim. Olmayan limanları, boş arazileri insanla, yaşamla dolduranlardan biri olacaktım. Öyle mi oldu? Tam olarak öyle mi? ‘
‘On bir Kars Şurası üyesiyle birlikte Princess Ena'daki yolcu sayısı yetmiş sekize tamamlanmıştı. Ne var ki, Malta'dan Reuters Ajansı'na 9 Haziran 1919'da gelen telgrafta; “Adedi altmış altıya baliğ olan İttihatçılar, Taht-ı Muhafazada oldukları hâlde buraya vasıl olmuşlardır” denmekteydi. Çünkü 12 kişi, Malta'ya daha sonra götürülmek üzere Limni Limanı'na bırakılmıştı. Aralarında Prens Abbas Halim Paşa, Prens Sait Halim Paşa, Mahmud Kamil Paşa, Kara Kemal, Ahmet Ağaoğlu ve Ziya Gökalp gibi isimlerin bulunduğu bu kişiler, İttihat ve Terakki'nin ileri gelenleri olup daha ihtimamlı bir gözetime tabi tutulacaklardı.'
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 77,50 | 77,50 |