..."Birisini tanıyorum. Hiç anne ve babasını tanımıyor. Bir hemşire 18 yaşına kadar kendisine bakmış, sonra da sokağa bırakmış. Çünkü o yaşa kadar bakılması için bir yerlerden para gelmiş veya o yaşa kadar yetecek bir para bir yere yatırılmış. Bunun üzerine ‘Öyleyse söyle benim annem-babam kim?’ diye boğazına sarılmış. Fakat hemşire, ‘Olmaz söyleyemem!’ diyerek karşı çıkmış. Daha sonra da ortadan kaybolmuş. Şimdi çok sıkıntıları ve problemleri var. Acaba şuuraltına inilerek annesi, babası bulunabilir mi?"Renate Jost de Moraes dedi ki: "Bu mümkün. Ancak biz böyle şeylerle uğraşmıyoruz. Biz tedavi ile ilgileniyoruz. Alman asıllı bir hasta bize başvurmuştu. Bu kadın, yetimhaneden bir aileye evlatlık verilmişti. Annesini, babasını bilmiyordu, yanında büyüdüğü aile de bilmiyordu. Şuuraltına inerek anne-babasının isim ve adreserini öğrendi. Daha sonra gidip onları buldu. Biz, Viyana’daki son toplantıya o Alman kadını da getirdik. İsmi Anna Karalina olan bu hanım, bizden gördüğü tedaviyi, bu konferansta çıkıp anlattı. Bir başka hastamız da bir çocuktu. O da yetimhaneden evlatlığa verilmiş. Ama evlatlık alanlar, devamlı onun anne ve babasının kötülüğünden bahsediyorlardı. O bütün bunlara rağmen anne-babasının seviyordu. Şuuraltına inilince annesinin karnında sekiz aylıkken, hem annesinin hem de babasının kendisini sevdiğini anlamış ve bunun için, başkalarının kötü sözlerine hiç önem vermemiş... Babası ölmüş; ama annesinin kim olduğunu tespit etti..."
..."Birisini tanıyorum. Hiç anne ve babasını tanımıyor. Bir hemşire 18 yaşına kadar kendisine bakmış, sonra da sokağa bırakmış. Çünkü o yaşa kadar bakılması için bir yerlerden para gelmiş veya o yaşa kadar yetecek bir para bir yere yatırılmış. Bunun üzerine ‘Öyleyse söyle benim annem-babam kim?’ diye boğazına sarılmış. Fakat hemşire, ‘Olmaz söyleyemem!’ diyerek karşı çıkmış. Daha sonra da ortadan kaybolmuş. Şimdi çok sıkıntıları ve problemleri var. Acaba şuuraltına inilerek annesi, babası bulunabilir mi?"Renate Jost de Moraes dedi ki: "Bu mümkün. Ancak biz böyle şeylerle uğraşmıyoruz. Biz tedavi ile ilgileniyoruz. Alman asıllı bir hasta bize başvurmuştu. Bu kadın, yetimhaneden bir aileye evlatlık verilmişti. Annesini, babasını bilmiyordu, yanında büyüdüğü aile de bilmiyordu. Şuuraltına inerek anne-babasının isim ve adreserini öğrendi. Daha sonra gidip onları buldu. Biz, Viyana’daki son toplantıya o Alman kadını da getirdik. İsmi Anna Karalina olan bu hanım, bizden gördüğü tedaviyi, bu konferansta çıkıp anlattı. Bir başka hastamız da bir çocuktu. O da yetimhaneden evlatlığa verilmiş. Ama evlatlık alanlar, devamlı onun anne ve babasının kötülüğünden bahsediyorlardı. O bütün bunlara rağmen anne-babasının seviyordu. Şuuraltına inilince annesinin karnında sekiz aylıkken, hem annesinin hem de babasının kendisini sevdiğini anlamış ve bunun için, başkalarının kötü sözlerine hiç önem vermemiş... Babası ölmüş; ama annesinin kim olduğunu tespit etti..."
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 4,21 | 4,21 |