İnsanların Gölgelerden nefret etmelerinin en büyük sebebi kendilerinden akıl almaz derecede güçlü olmalarıydı. Oysa Gölgeler insanlara yardım için gönderilmiş iradesiz varlıklardı. Kötülük, iyilik, ihanet, kin, nefret gibi duyguları taşımaz, bağlı bulundukları Gölge krala itaat eder, o ne isterse onu yapardı. “Gölgeler” demek güç demekti. Yeryüzünde bağlı oldukları tek irade, yüzyıllar önce insanlığı iyiliğe çağırmak için gönderilen elçi ve onun geride bıraktığı safkan soyuydu.
Gölgeler çok eski zamanlarda yeryüzünde kendi hallerinde yaşardı. Var oldukları insanlar tarafından bilinmezdi. Zaman geçtikçe insanlar öylesine doğruluktan sapmış ve o kadar kötüleşmişti ki kâinatın sahibi onlara uyarıda bulunması için bir elçi gönderdi. Yeryüzünde itaat ettikleri ilk elçinin adı, Solomon’du.
Ve Solomon’a yardım etmesi için Gölgeleri görevlendirdi. O günden sonra “gölgeler” ve insanlar arasındaki yaşam ve bitmek bilmeyen savaş başladı.
Aksakallı, Albus, İllias, Farel, Leo, Trio, Hazel, Semi, Alexander, George, Hector, Kırmızı, Tursol ve daha nice iyi insan kötülüğe karşı açtıkları bu savaşta galip geleceklerine inanıyorlardı. Kötülük durdurulmazsa iyilik ve iyiliğe dair her şey yok olacaktı!