Çiçekler… Çiçekler hayatımızın en mühim anlarında bize eşlik eden yegane varlık değil midir? Sevinçlerimizi, taze açmış, parlak, saf bir çiçekle süslemez miyiz? Hastalarımızı gönüllere ferahlık ve asüdelik veren bir çiçekle ziyaret etmez miyiz? Bizim için pek sevgili olan kaybettiklerimizin toprağına ateş gibi kızarmış bir karanfil bırakarak yüreğimizi kavuran bu acıyı sessizce dile getirmez miyiz?
İşte, Şark’ın ve Anadolu’nun hisli insanları dile getiremediği veya dile getirse de hakkıyla anlaşılamamaktan korktuğu anlarda çiçekleri konuşturmuş, tabiatı söyletmiş, derdini onlarla anlatıp bu gizli lisanı meydana getirmişler. Kimi zaman derdini insanlara değil de kırlarda gezerken parmakları arasına aldığı bir papatyaya anlatmış, hüznünü menekşenin o boynu büküklüğünde görmüş, sevincini baharla tomurcuklarından patlayan kiraz çiçeklerinde duymuş, sevdası bir kızıl goncada mücessem olmuş... Saklı hisler çiçeklerle ilan edilmiş... Bu hisler, bu duygular, bu sevdalar bize şiirlerle, türkülerle, özlü sözlerle intikal etmiş ve biz de bu inceliklere hissedar olmuşuz.
Ancak biz bu zarif kültürün torunları olarak maalesef bu geleneği sürdürmeyi peyderpey bırakmaktayız. Her geçen gün topraktan uzaklaştığımız gibi çiçekleri de unutmaktayız. Yüce Yaratıcı’nın yeryüzüne tezyin ve türlü şifaları havi olarak serptiği bu narin bu pek müteessir mahlukatın isimlerini dahi bilmemekteyiz. Oysa her birinin farklı bir ismi olduğu gibi farklı bir manası var. Değil mi ki bir ilimde alim olmak için o ilme dair malumatı bilmek gereklidir, zarif, ince hisli olmanın sırrı da çiçekleri ve onların dillerini bilmekte saklıdır. Bilmediğimizde ise çoğu vakit takdim edilmek üzere düşüncesizce alınan bir çiçekle farkına varmadan karşımızdakini incitebiliriz. Oysa çiçeklerin dili bir selâm ve selamet dilidir.
Hem hoş rayihalarıyla, hem de görüntüleriyle her biri ayrı bir nimet olan çiçekleri bilmek onları yaratana bir şükür yerine de geçmez mi? Onlarda yaratışın güzelliklerini görmemiz, onlara karşı duyarlı olmamız bu şükrü bir nebze olsun yerine getirmek değil midir?
Gizli Lisan, eşşiz güzellikteki bir aleme, çiçeklerin alemine giriş mahiyetinde bir eser. Gizli Lisan, özümüzde saklı olan cevheri tekrar ortaya çıkarmaya, tüm kötülüklere rağmen gülümseyen bu çiçekleri tanıyıp bizlere lisan-ı hal ile neler fısıldadıklarına kulak vermeye davet eden bir eser…
Çiçekler… Çiçekler hayatımızın en mühim anlarında bize eşlik eden yegane varlık değil midir? Sevinçlerimizi, taze açmış, parlak, saf bir çiçekle süslemez miyiz? Hastalarımızı gönüllere ferahlık ve asüdelik veren bir çiçekle ziyaret etmez miyiz? Bizim için pek sevgili olan kaybettiklerimizin toprağına ateş gibi kızarmış bir karanfil bırakarak yüreğimizi kavuran bu acıyı sessizce dile getirmez miyiz?
İşte, Şark’ın ve Anadolu’nun hisli insanları dile getiremediği veya dile getirse de hakkıyla anlaşılamamaktan korktuğu anlarda çiçekleri konuşturmuş, tabiatı söyletmiş, derdini onlarla anlatıp bu gizli lisanı meydana getirmişler. Kimi zaman derdini insanlara değil de kırlarda gezerken parmakları arasına aldığı bir papatyaya anlatmış, hüznünü menekşenin o boynu büküklüğünde görmüş, sevincini baharla tomurcuklarından patlayan kiraz çiçeklerinde duymuş, sevdası bir kızıl goncada mücessem olmuş... Saklı hisler çiçeklerle ilan edilmiş... Bu hisler, bu duygular, bu sevdalar bize şiirlerle, türkülerle, özlü sözlerle intikal etmiş ve biz de bu inceliklere hissedar olmuşuz.
Ancak biz bu zarif kültürün torunları olarak maalesef bu geleneği sürdürmeyi peyderpey bırakmaktayız. Her geçen gün topraktan uzaklaştığımız gibi çiçekleri de unutmaktayız. Yüce Yaratıcı’nın yeryüzüne tezyin ve türlü şifaları havi olarak serptiği bu narin bu pek müteessir mahlukatın isimlerini dahi bilmemekteyiz. Oysa her birinin farklı bir ismi olduğu gibi farklı bir manası var. Değil mi ki bir ilimde alim olmak için o ilme dair malumatı bilmek gereklidir, zarif, ince hisli olmanın sırrı da çiçekleri ve onların dillerini bilmekte saklıdır. Bilmediğimizde ise çoğu vakit takdim edilmek üzere düşüncesizce alınan bir çiçekle farkına varmadan karşımızdakini incitebiliriz. Oysa çiçeklerin dili bir selâm ve selamet dilidir.
Hem hoş rayihalarıyla, hem de görüntüleriyle her biri ayrı bir nimet olan çiçekleri bilmek onları yaratana bir şükür yerine de geçmez mi? Onlarda yaratışın güzelliklerini görmemiz, onlara karşı duyarlı olmamız bu şükrü bir nebze olsun yerine getirmek değil midir?
Gizli Lisan, eşşiz güzellikteki bir aleme, çiçeklerin alemine giriş mahiyetinde bir eser. Gizli Lisan, özümüzde saklı olan cevheri tekrar ortaya çıkarmaya, tüm kötülüklere rağmen gülümseyen bu çiçekleri tanıyıp bizlere lisan-ı hal ile neler fısıldadıklarına kulak vermeye davet eden bir eser…
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 216,00 | 216,00 |