Gavs-ı Sânî Seyyid Abdülbaki hazretleri insanlığın doğru yolu bulabilmesine, Kur'an ve Sünnet'in doğru anlaşılıp hayata geçirilmesine vesile olan büyük âlimlerden biriydi. Hem ilmiyle hem irşadda ulaştığı büyük mertebe ile hem de Allah yolunda istikametten asla ayrılmaması ile sayısız insanın kalbinde çok büyük bir yere sahip oldu. Ahir zamanda Kur'an ve Sünnet üzere yaşayabilmenin, güzel ahlâkı koruyabilmenin örneği oldu. Gavs hazretlerinin vakur ve sarsılmaz duruşu ama bir o kadar da tevazu sahibi oluşu bizlere, "Mümince nasıl yaşanır?" sorusunun cevabını verdi.
Onun varlığı kendimize dair umutlu olmayı da öğretti bize. Her düşüşümüzde yeniden ayağa kalkabileceğimizin, en büyük hataları yapsak da nasuh bir tövbe ile Rabbimiz'e dönebileceğimizin umuduydu.
Gavs-ı Sânî hazretleri [kuddise sırruhû] Şeriata çok dikkat ederdi. Yanındaki hocalara, "Bende şeriata muhalif bir şey görürseniz mutlaka söyleyin. Söylemezseniz vebaldesiniz" derdi. Şeriatin emirlerini her şeyin üzerinde görürdü.
Tarikatın takva üzere yaşamak için olduğunu, şeriatsız tarikat olmayacağını devamlı dile getirir ve bütün işlerde şer'i esaslara riayet edilmesi gerektiğini ifade eder ve bizzat kendisi tetkik ederdi.
Gavs hazretleri bütün sohbetlerinde niyetin öneminden söz eder, Allah rızası olmadan yapılan amellerin zayi olacağını ve insana fayda vermeyeceğini söylerdi.
Vefatına kadar namazlarını cemaatle kılmaya azami özen gösterirdi. Doktorlar hastanede bazan tedavi gereği geciktirdiğinde, benim namazımı geciktirmeyin, diye onları ikaz ederdi.
1993 yılında irşad vazifesini devralan Gavs-ı Sânî Seyyid Abdülbâki el-Hüseynî hazretleri [kuddise sırruhû], Allah yoluna vakfettiği ömrünün otuz yılını bilfiil ümmetin irşadı için sarfetmiştir. İlerleyen yaşı ve sağlık koşullarının oluşturduğu maniler bile onu son nefesine kadar irşad görevini yerine getirmekten geri bırakmamıştır. Kur'an ve Sünnet'ten asla taviz vermemiş, tarikatın terbiye usullerinden olan hizmet konusuna büyük hassasiyet göstermiştir. Hizmette niyeti sürekli tazelemeye dikkat çektiği kadar, artık bir deyim gibi yerleşik bir ifade haline gelen, "Halim olmak lazım, sabırlı olmak lazım" sözleriyle de hizmetin hangi usulle yapılacağını zihinlerimize nakşetmiştir.
Bize düşen onun tavsiyelerine uymak, nasihatlerine kulak vermek, gösterdiği yolda yürümek ve bıraktığı manevi mirasa sahip çıkmaktır.
Gavs-ı Sânî Seyyid Abdülbaki hazretleri insanlığın doğru yolu bulabilmesine, Kur'an ve Sünnet'in doğru anlaşılıp hayata geçirilmesine vesile olan büyük âlimlerden biriydi. Hem ilmiyle hem irşadda ulaştığı büyük mertebe ile hem de Allah yolunda istikametten asla ayrılmaması ile sayısız insanın kalbinde çok büyük bir yere sahip oldu. Ahir zamanda Kur'an ve Sünnet üzere yaşayabilmenin, güzel ahlâkı koruyabilmenin örneği oldu. Gavs hazretlerinin vakur ve sarsılmaz duruşu ama bir o kadar da tevazu sahibi oluşu bizlere, "Mümince nasıl yaşanır?" sorusunun cevabını verdi.
Onun varlığı kendimize dair umutlu olmayı da öğretti bize. Her düşüşümüzde yeniden ayağa kalkabileceğimizin, en büyük hataları yapsak da nasuh bir tövbe ile Rabbimiz'e dönebileceğimizin umuduydu.
Gavs-ı Sânî hazretleri [kuddise sırruhû] Şeriata çok dikkat ederdi. Yanındaki hocalara, "Bende şeriata muhalif bir şey görürseniz mutlaka söyleyin. Söylemezseniz vebaldesiniz" derdi. Şeriatin emirlerini her şeyin üzerinde görürdü.
Tarikatın takva üzere yaşamak için olduğunu, şeriatsız tarikat olmayacağını devamlı dile getirir ve bütün işlerde şer'i esaslara riayet edilmesi gerektiğini ifade eder ve bizzat kendisi tetkik ederdi.
Gavs hazretleri bütün sohbetlerinde niyetin öneminden söz eder, Allah rızası olmadan yapılan amellerin zayi olacağını ve insana fayda vermeyeceğini söylerdi.
Vefatına kadar namazlarını cemaatle kılmaya azami özen gösterirdi. Doktorlar hastanede bazan tedavi gereği geciktirdiğinde, benim namazımı geciktirmeyin, diye onları ikaz ederdi.
1993 yılında irşad vazifesini devralan Gavs-ı Sânî Seyyid Abdülbâki el-Hüseynî hazretleri [kuddise sırruhû], Allah yoluna vakfettiği ömrünün otuz yılını bilfiil ümmetin irşadı için sarfetmiştir. İlerleyen yaşı ve sağlık koşullarının oluşturduğu maniler bile onu son nefesine kadar irşad görevini yerine getirmekten geri bırakmamıştır. Kur'an ve Sünnet'ten asla taviz vermemiş, tarikatın terbiye usullerinden olan hizmet konusuna büyük hassasiyet göstermiştir. Hizmette niyeti sürekli tazelemeye dikkat çektiği kadar, artık bir deyim gibi yerleşik bir ifade haline gelen, "Halim olmak lazım, sabırlı olmak lazım" sözleriyle de hizmetin hangi usulle yapılacağını zihinlerimize nakşetmiştir.
Bize düşen onun tavsiyelerine uymak, nasihatlerine kulak vermek, gösterdiği yolda yürümek ve bıraktığı manevi mirasa sahip çıkmaktır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 176,80 | 176,80 |