Yazarak dünyayı güzelleştiren kadınlar için…
İlk kitabı Sus Yanığı'nda ataerkil egemen toplumdaki kadın ve erkek ilişkilerinin çarpıklığını sorgulayan ; masum, samimi, dirençli ve güçlü öykü kişileriyle aşkın, birey oluşun özdeğerlerine vurgu yapan Bedisa Eloğlu, ikinci kitabı Gardenya Günleri' nde toplumsal ve bireysel doku örgüsüyle; zihinsel derinliklerden ve aşktan çokça beslenerek yine umutlu, içtenlikli, zaman zaman lirik, keskin bir dille canlı, görsel tablolar oluşturarak güçlü dialoglarla ve özgün tümce yapıları kullanarak dile getiriyor metinlerini. Roman insanın varoluşu ve yok oluşuna içeriden gerçekçi bir bakışla oluşturulmuş. İnsanlık, barış ve aşk arayışının hiç bitmeyeceğini sezdiren ve Ankara mekanlarında geçen, her biri bir nesnesiyle simgelenmiş kırk günü anlatan, yaşanmışlıklarla dolu, ustalıkla kurgulanmış sıcacık bir roman Gardenya Günleri.
Gördüklerimizin, duyduklarımızın ötesinde bir gerçekliğe dokunma arzusuyla kasıp kavruldum. Biriyle karşılıklı oturmadan konuşmak, “Seviyorum” demeden sevmek, anlıyorum demeden anlamak, sadece sarılmak, nesnelerin dilsizliği, şuursuz şuurluluk, sürahideki su, rüzgârın sesi, bir çiçeği koklamadan uzaktan sevebilmek, kedilerin ne dediğini duyabilmek, bilgiçlik taslamadan bilgelik, anlaşılmamış şarkılar, hakkı yenmiş kitaplar, çığlığı duyulmamış şiirler, festival filmleri, göğe bakmak belki de…
-Nisa Günel
Yazarak dünyayı güzelleştiren kadınlar için…
İlk kitabı Sus Yanığı'nda ataerkil egemen toplumdaki kadın ve erkek ilişkilerinin çarpıklığını sorgulayan ; masum, samimi, dirençli ve güçlü öykü kişileriyle aşkın, birey oluşun özdeğerlerine vurgu yapan Bedisa Eloğlu, ikinci kitabı Gardenya Günleri' nde toplumsal ve bireysel doku örgüsüyle; zihinsel derinliklerden ve aşktan çokça beslenerek yine umutlu, içtenlikli, zaman zaman lirik, keskin bir dille canlı, görsel tablolar oluşturarak güçlü dialoglarla ve özgün tümce yapıları kullanarak dile getiriyor metinlerini. Roman insanın varoluşu ve yok oluşuna içeriden gerçekçi bir bakışla oluşturulmuş. İnsanlık, barış ve aşk arayışının hiç bitmeyeceğini sezdiren ve Ankara mekanlarında geçen, her biri bir nesnesiyle simgelenmiş kırk günü anlatan, yaşanmışlıklarla dolu, ustalıkla kurgulanmış sıcacık bir roman Gardenya Günleri.
Gördüklerimizin, duyduklarımızın ötesinde bir gerçekliğe dokunma arzusuyla kasıp kavruldum. Biriyle karşılıklı oturmadan konuşmak, “Seviyorum” demeden sevmek, anlıyorum demeden anlamak, sadece sarılmak, nesnelerin dilsizliği, şuursuz şuurluluk, sürahideki su, rüzgârın sesi, bir çiçeği koklamadan uzaktan sevebilmek, kedilerin ne dediğini duyabilmek, bilgiçlik taslamadan bilgelik, anlaşılmamış şarkılar, hakkı yenmiş kitaplar, çığlığı duyulmamış şiirler, festival filmleri, göğe bakmak belki de…
-Nisa Günel
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 86,64 | 86,64 |