Sinema, kendi bünyesinde birçok farklı türü barındıran bir görsel sanattır. Sinema gücünü görselliğinden alır. Bu nedenle bu görsel kabiliyeti iyi kullanabilen her otorite, kendini dünyaya kabul ettirme konusunda çok güçlü bir araca sahip olur. Nasıl ki dünyanın başına her açıdan bela olan Yahudiler ve onlar tarafından dünyayı ikna etmek için kurulmuş bir holokost endüstrisi varsa, aynı zamanda bu endüstri için çalışan bir holokost sineması da vardır. Nitekim dünya sinemasında bunun birçok örneğini görmek mümkün
Bir de bunun karşısında yer alan ve Yahudilerin asıl yüzünü, onların özellikle Filistin’de yaptıkları soykırımı, katliamı, işgali anlatan ve dünyaya gösteren bir “işgal sineması” da vardır. Her ne kadar Yahudi lobileri, dünyanın her noktasında bu filmlerin görülmesini engellemeye çalışsa da tüm bu film örnekleri Filistin direnişinin sinemadaki ayağı olarak dik duruşunu sürdürmektedir.
Bu çalışmamızdaki amacımız filmler üzerinden bu tarihsel, sosyolojik, politik, psikolojik krizin değerlendirmesini yeniden yapmak ve Yahudilerin bir asra yakındır yaptığı bu işgali ve zulmü görünür kılmaktır. Hakikatin algı araçları ile sınırsız bir şekilde perdelendiği ve yalanların değişmez inançlara dönüştüğü bu zulüm çağında, gerçekleri Filistin sinemasındaki sayılı örneklerle dile getirmeye çalıştık.
“Elimizden ne geliyorsa yapalım. Eli kalem tutanlar bu davayı yazsın. Hitabeti güçlü olanlar bu davayı konuşsun. Herkes bir şey yapsın; ama sakın sessiz kalmayalım! Çünkü sessizlik öldürür.” düsturundan hareketle derdimiz, Filistinli kardeşlerimizin derdiyle dertlenmek ve onlara yapılan zulmü tüm yalanlara ve algı oyunlarına rağmen aşikâr etmektir.
Sinema, kendi bünyesinde birçok farklı türü barındıran bir görsel sanattır. Sinema gücünü görselliğinden alır. Bu nedenle bu görsel kabiliyeti iyi kullanabilen her otorite, kendini dünyaya kabul ettirme konusunda çok güçlü bir araca sahip olur. Nasıl ki dünyanın başına her açıdan bela olan Yahudiler ve onlar tarafından dünyayı ikna etmek için kurulmuş bir holokost endüstrisi varsa, aynı zamanda bu endüstri için çalışan bir holokost sineması da vardır. Nitekim dünya sinemasında bunun birçok örneğini görmek mümkün
Bir de bunun karşısında yer alan ve Yahudilerin asıl yüzünü, onların özellikle Filistin’de yaptıkları soykırımı, katliamı, işgali anlatan ve dünyaya gösteren bir “işgal sineması” da vardır. Her ne kadar Yahudi lobileri, dünyanın her noktasında bu filmlerin görülmesini engellemeye çalışsa da tüm bu film örnekleri Filistin direnişinin sinemadaki ayağı olarak dik duruşunu sürdürmektedir.
Bu çalışmamızdaki amacımız filmler üzerinden bu tarihsel, sosyolojik, politik, psikolojik krizin değerlendirmesini yeniden yapmak ve Yahudilerin bir asra yakındır yaptığı bu işgali ve zulmü görünür kılmaktır. Hakikatin algı araçları ile sınırsız bir şekilde perdelendiği ve yalanların değişmez inançlara dönüştüğü bu zulüm çağında, gerçekleri Filistin sinemasındaki sayılı örneklerle dile getirmeye çalıştık.
“Elimizden ne geliyorsa yapalım. Eli kalem tutanlar bu davayı yazsın. Hitabeti güçlü olanlar bu davayı konuşsun. Herkes bir şey yapsın; ama sakın sessiz kalmayalım! Çünkü sessizlik öldürür.” düsturundan hareketle derdimiz, Filistinli kardeşlerimizin derdiyle dertlenmek ve onlara yapılan zulmü tüm yalanlara ve algı oyunlarına rağmen aşikâr etmektir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 94,50 | 94,50 |