Feri Veda

Stok Kodu:
9786259829890
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
276
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%33 indirimli
310,00TL
207,70TL
Taksitli fiyat: 1 x 207,70TL
Tedarikçi Stoğu 3 Adet
9786259829890
804467
Feri Veda
Feri Veda
207.70

Kareç, Bingöl Dağları'nın rüzgârıydı. Rüzgârın, topraktaki kar tozlarını süpürüp topladığı yerdi. Kareç’te gökyüzü el kadardı, bir fersah kadar yakındı toprağa. Orada ufka kapılmazdı gözler, kapalı ve karanlık bir kuyunun dibine bakardı hep insanlar. Yıldızlar, gecelerde değil, gündüzlerde parlardı Kareç’te. Eğri büğrü, kurumuş üzüm salkımı gibi çorak yollar, yolların içinden geçtiği derin uçurumlar, uçurumların içinde kör ormanlar, ormanların arasında vahşi hayvanlar ve vahşi hayvanların pençelerinde kurbanlıklar vardı hep. Kareç’te uzaklık, yalnızlıktı, kimsesizlikti. Kareç’in insanlarında uzaklık, yalnızca mesafelerde, haşin tabiatlarında, ulaşılmaz coğrafyalarında değil; yüreklerinde, içini deşen yaralarında, terk edilmişliklerinde vardı.
Burası böyle bir yerdi. Benzemezdi başka yerlere. Cenkler sözle başlardı burada. Sözün altın olduğu bu diyarlarda, söylenen her sözün ardında gizler vardı. Her nağmeye yazılan söz, söz değildi bu mahalde. Hükmü veren, yazılan değildi, söylenendi. … Burada, gizli söylenen her sözün bir sebebi vardı. Bu güne kadar kayda girmeden gelmişti. Başı belada olan söz ise belaya düşen asıl söylenendi. Bundan dolayı kayalara oyulmuş harfleri, ceylan derisine oyulmuş yazıları, vardı da yoktu işte. Bir tarihleri de vardı da yoktu işte. Şimdi ise her birini gün yüzüne çıkarmanın zamanı geldiğine inanmışlardı ve söz ile başlamışlardı: İsyan.

Kareç, Bingöl Dağları'nın rüzgârıydı. Rüzgârın, topraktaki kar tozlarını süpürüp topladığı yerdi. Kareç’te gökyüzü el kadardı, bir fersah kadar yakındı toprağa. Orada ufka kapılmazdı gözler, kapalı ve karanlık bir kuyunun dibine bakardı hep insanlar. Yıldızlar, gecelerde değil, gündüzlerde parlardı Kareç’te. Eğri büğrü, kurumuş üzüm salkımı gibi çorak yollar, yolların içinden geçtiği derin uçurumlar, uçurumların içinde kör ormanlar, ormanların arasında vahşi hayvanlar ve vahşi hayvanların pençelerinde kurbanlıklar vardı hep. Kareç’te uzaklık, yalnızlıktı, kimsesizlikti. Kareç’in insanlarında uzaklık, yalnızca mesafelerde, haşin tabiatlarında, ulaşılmaz coğrafyalarında değil; yüreklerinde, içini deşen yaralarında, terk edilmişliklerinde vardı.
Burası böyle bir yerdi. Benzemezdi başka yerlere. Cenkler sözle başlardı burada. Sözün altın olduğu bu diyarlarda, söylenen her sözün ardında gizler vardı. Her nağmeye yazılan söz, söz değildi bu mahalde. Hükmü veren, yazılan değildi, söylenendi. … Burada, gizli söylenen her sözün bir sebebi vardı. Bu güne kadar kayda girmeden gelmişti. Başı belada olan söz ise belaya düşen asıl söylenendi. Bundan dolayı kayalara oyulmuş harfleri, ceylan derisine oyulmuş yazıları, vardı da yoktu işte. Bir tarihleri de vardı da yoktu işte. Şimdi ise her birini gün yüzüne çıkarmanın zamanı geldiğine inanmışlardı ve söz ile başlamışlardı: İsyan.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 207,70    207,70   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat