Gündelik alışkanlıklarında yaptığın küçücük bir değişiklik, hayatını adadığın zirveye giden yolu paramparça ederse...
Başarma arzusunu, hırs, öfke ve tutkuyla besleyen işadamı Barlas’ın tek hatası, torbacısına ateş kırmızısı yeni Porsche’sini göstermekti. Tarih bölümü öğrencisi, kadınların gözdesi, becerikli torbacı Sercan’ın beyni, güneşli bir Haziran günü Prens Adaları’nın açıklarında balıklara yem oldu.
En korkunç kâbusların gerçekleştiği, iç hesaplaşmalarla insanın özüne dokunan, derin, duyarlı, şaşırtıcı ve merakla son cümlesine kadar okunan bir cinayet romanı
Fener Balığı.
Bir cinayet mi?
Oğlak Yayınları, daha ilk romanıyla usta polisiyecilerin arasına katılan Nuray Atacık’ın, Fener Balığı’nı yayımlamaktan gurur duyar…
“Kurbanın abisi son nefesini verir gibi ciğerlerindeki bütün havayı tek seferde boşalttı, başı öne eğildi, öylece kaldı. İçi çekilmiş, sanki ruhu bedenini terk etmişti. Bir kaç saniye hareketsiz kaldıktan sonra oturduğu yerde sarsılmaya başladı, ağlamıyor ama şiddetle titriyordu. Cinayet Büro Ekibindekiler adamın ıstırabının bütün odayı kapladığını hissettiler. Onun cinayetle alakası yoktu, aldığı haber karşısında yaşadığı acı, hayal kırıklığı, çaresizliği, rol olamayacak kadar sahiciydi.”
Tabii ki Maceraperest Kitaplar’da…
Gündelik alışkanlıklarında yaptığın küçücük bir değişiklik, hayatını adadığın zirveye giden yolu paramparça ederse...
Başarma arzusunu, hırs, öfke ve tutkuyla besleyen işadamı Barlas’ın tek hatası, torbacısına ateş kırmızısı yeni Porsche’sini göstermekti. Tarih bölümü öğrencisi, kadınların gözdesi, becerikli torbacı Sercan’ın beyni, güneşli bir Haziran günü Prens Adaları’nın açıklarında balıklara yem oldu.
En korkunç kâbusların gerçekleştiği, iç hesaplaşmalarla insanın özüne dokunan, derin, duyarlı, şaşırtıcı ve merakla son cümlesine kadar okunan bir cinayet romanı
Fener Balığı.
Bir cinayet mi?
Oğlak Yayınları, daha ilk romanıyla usta polisiyecilerin arasına katılan Nuray Atacık’ın, Fener Balığı’nı yayımlamaktan gurur duyar…
“Kurbanın abisi son nefesini verir gibi ciğerlerindeki bütün havayı tek seferde boşalttı, başı öne eğildi, öylece kaldı. İçi çekilmiş, sanki ruhu bedenini terk etmişti. Bir kaç saniye hareketsiz kaldıktan sonra oturduğu yerde sarsılmaya başladı, ağlamıyor ama şiddetle titriyordu. Cinayet Büro Ekibindekiler adamın ıstırabının bütün odayı kapladığını hissettiler. Onun cinayetle alakası yoktu, aldığı haber karşısında yaşadığı acı, hayal kırıklığı, çaresizliği, rol olamayacak kadar sahiciydi.”
Tabii ki Maceraperest Kitaplar’da…