Günümüz felsefi düşüncesinde teknolojileri fail/ahlaki fail olarak niteleyen çeşitli görüşlerle karşılaşırız. Niyet ve irade sahibi olmayan, sorumluluk yükleyemeyeceğimiz nesnelere faillik atfetmek, çoğumuz nazarında oldukça aykırı bir girişim olarak değerlendirilebilir. Nitekim eylem teorisinde genel kabul gören yaklaşımda teknolojik ürünlerin yaptıkları değil; insanların edimleri “eylem” addedilir. Benzer şekilde insanların ürettiği yahut kullandığı nesneler değil; faillerin kendileri ahlaki açıdan değerlendirilebilecek varlıklardır. İnsan olmayan varlıklar
ise ahlaki faillik statüsünün kapsamı dışında kalır.
Teknolojilerin nötr ve pasif araçlar olmanın ötesine geçtiğini seslendiren, insanlar ve teknolojiler arasındaki sınırların bulanıklaştığına dikkat çeken ve özerk ahlaki fail olan insanı yeniden yorumlamaya çağrı yapan yaklaşımların, teknolojilere faillik atfederken neyi iddia ettiklerini ve niçin böyle bir kavramsallaştırmaya gittiklerini anlamak hem çağımızda teklif edilen ontolojiyi, hem çağdaş ahlak tartışmalarını hem de teknolojik kültürü hesaba
katmayı gerektirir. Bu çalışma, teknolojileri fail olarak niteleyen farklı yaklaşımların kasıtlarını ortaya koymayı, söz konusu kavramsallaştırmaya imkan tanıyan arka planı göstermeyi ve bu nitelemenin felsefi sonuçlarına dikkat çekmeyi hedeflemektedir.
Günümüz felsefi düşüncesinde teknolojileri fail/ahlaki fail olarak niteleyen çeşitli görüşlerle karşılaşırız. Niyet ve irade sahibi olmayan, sorumluluk yükleyemeyeceğimiz nesnelere faillik atfetmek, çoğumuz nazarında oldukça aykırı bir girişim olarak değerlendirilebilir. Nitekim eylem teorisinde genel kabul gören yaklaşımda teknolojik ürünlerin yaptıkları değil; insanların edimleri “eylem” addedilir. Benzer şekilde insanların ürettiği yahut kullandığı nesneler değil; faillerin kendileri ahlaki açıdan değerlendirilebilecek varlıklardır. İnsan olmayan varlıklar
ise ahlaki faillik statüsünün kapsamı dışında kalır.
Teknolojilerin nötr ve pasif araçlar olmanın ötesine geçtiğini seslendiren, insanlar ve teknolojiler arasındaki sınırların bulanıklaştığına dikkat çeken ve özerk ahlaki fail olan insanı yeniden yorumlamaya çağrı yapan yaklaşımların, teknolojilere faillik atfederken neyi iddia ettiklerini ve niçin böyle bir kavramsallaştırmaya gittiklerini anlamak hem çağımızda teklif edilen ontolojiyi, hem çağdaş ahlak tartışmalarını hem de teknolojik kültürü hesaba
katmayı gerektirir. Bu çalışma, teknolojileri fail olarak niteleyen farklı yaklaşımların kasıtlarını ortaya koymayı, söz konusu kavramsallaştırmaya imkan tanıyan arka planı göstermeyi ve bu nitelemenin felsefi sonuçlarına dikkat çekmeyi hedeflemektedir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 76,65 | 76,65 |