Genç adam Los Angeles'a sinema eğitimi almak için gelir ve bir gün, "evsiz" olup sokaklarda yaşamaya karar verir...
İbrahim Altay ilk romanında pek çok şeyi birden başarıyor: gerçekle kurguyu iç içe anlatmayı, yalın diline felsefi bir sos katmayı, hem sürükleyici bir macera hem eğlenceli bir taşlama yazmayı ve tüm bunları yaparken de kendine özgün bir üslup bulmayı.
Burada anlatacaklarım bir anı hikâyedir. Ne kadarı anıdır, ne kadarı hikâyedir; emin değilim. Öğrenci olarak gittiğim Amerika Birleşik Devletleri'nde tam 25 gün sokakta yaşadım.
Hapishaneye de yolum düştü, hastaneye de. Aç kaldığım da oldu karnımı tıka basa doldurduğum da. Parasız da kaldım, para da kazandım. Kavga ettim; dayak attım, dayak yedim. Zaten bu kavgalar sırasında kafama çok darbe aldığım için tam olarak hatırlamıyorum anlatacaklarımın ne kadar gerçek ne kadar uydurma olduğunu. Ben diyeyim iki buçuk siz deyin üç yıl önce ama kesinlikle 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşandı olaylar...
(Tanıtım Bülteninden)
Genç adam Los Angeles'a sinema eğitimi almak için gelir ve bir gün, "evsiz" olup sokaklarda yaşamaya karar verir...
İbrahim Altay ilk romanında pek çok şeyi birden başarıyor: gerçekle kurguyu iç içe anlatmayı, yalın diline felsefi bir sos katmayı, hem sürükleyici bir macera hem eğlenceli bir taşlama yazmayı ve tüm bunları yaparken de kendine özgün bir üslup bulmayı.
Burada anlatacaklarım bir anı hikâyedir. Ne kadarı anıdır, ne kadarı hikâyedir; emin değilim. Öğrenci olarak gittiğim Amerika Birleşik Devletleri'nde tam 25 gün sokakta yaşadım.
Hapishaneye de yolum düştü, hastaneye de. Aç kaldığım da oldu karnımı tıka basa doldurduğum da. Parasız da kaldım, para da kazandım. Kavga ettim; dayak attım, dayak yedim. Zaten bu kavgalar sırasında kafama çok darbe aldığım için tam olarak hatırlamıyorum anlatacaklarımın ne kadar gerçek ne kadar uydurma olduğunu. Ben diyeyim iki buçuk siz deyin üç yıl önce ama kesinlikle 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşandı olaylar...
(Tanıtım Bülteninden)